Serinin üçüncü kitabını da heyecanla okudum.
Birinci dünya savaşı esnasında Bolşevik devrim dalgasıyla çalkalanan Rusya ve Rusya’ya bağlı halklardan olan Kazakların bu devrim/ karşıdevrim sürecinde gösterdiği reaksiyonları muazzam bir ustalıkla anlatan Şolohov’un dörtlemesinde baş karakterimiz Gregor Melehov’un bu kez iç hesaplaşmalarına, çıkmazlara giren aşk hayatına daha çok tanıklık ediyoruz.
Kendini yarı bolşevik olarak addeden Gregor kızılların kıyımına yağmasına karşıyken yoksulu savunan, eşitliği haykıran aynı kızılların ideolojisine sempati beslemekte.
Şolohov köylünün, Kazak halkının, zenginlerin siyasi manevralar içindeki haleti ruhiyesini muazzam bir
Şekilde işlemiş ve kitaba yedirmiştir.