784 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle merhaba,
Bitmez dediler hatta bu kitabı bana alan arkadaşın annesi, "bu tövbe bitmez." demişti. Lakin gel gelelim her güzel şeyin bir sonu vardır.
Kitaba gelecek olursak, Beni aşırı şekilde sinir eden baş karakter Prens Mişkin dışında sürükleyici bir kitap. Prensin sara hastalığı nedeniyle İsviçre'de tedavi görür. O süreçte bir köyde yaşar ve köyün çocukları ile yakın arkadaş olurlar. Köyün dışladığı kıza sevgi besler. Kızın ölümünden ve onun tedavi masraflarını üstlenen Şnayderin artık daha fazla yardımcı olamayacağını söyledikten sonra Rusya'ya döner.
Petersburg'a varınca tren istasyonunda tanıştığı Rogojin ile yakın arkadaş olurlar. Aslında Prensin en sevmediğim yanı herkesle iyi olma çabası ve ona kötülük etse ya da hakaret etseler dahi hiçbir öfke, kızgınlık belirtisi göstermemesi. İsviçreden döndükten sonra beş parasız olduğu için tek uzaktan akrabası Lizaveta Prokovyevna'nın yanına gidip o esnada, üç tane kızı Aglaya, Adelaida ve Aleksandra ile da tanışır.
İlk izlenim olarak merak uyandırır prens bu aile üzerinde. Aşırı saf ve temiz yürekli olması insanlara çok cazip gelir. Daha sonra resimden gördüğü ve aşık olduğu ki Rogojin de aşık olduğu Nastasya’ya ile tanışır. Nastasya kafadan çatlak ne yaptığı belli olmayan lakin aşırı şekilde güzel bir kadındır. Prens ve Rogojin onunla evlenmek için can atarlar lakin ikisini de her defasında hayal kırıklığına uğratır.
Prens Aglaya ile güzel şeyler yaşayıp hayatını düzene soktuğu, sosyeteye ve aileye bir damat olarak kabul edildiği zamanda ortalık karışır. Nastasya tekrar aklını çeler ve onunla evlenmek istediğini belirtir. Prens Aglayı düğün arifesinde her ne kadar kendi isteğiyle olmasa da yarı yolda bırakıp Nastasya ile evlilik hazırlığına girer. Tabi Nastasya yine bizi şaşırtmaz tam nikahının kıyılacağı kiliseye gitmek için gelen arabaya binmeden Rogojinle kaçar. Prens, her şeyi normalmiş gibi karşılasa da bir gün sonra Nastasya'yı bulmak için peşlerine düşer.
Gün içinde uğraşları boşa çıksada akşama doğru Rogojin'in evini gözetlemek için otelden çıkarken Rogojin onu bulur ve evine götürür. Eve gizilce girerler. Prens Nastasya'yı sürekli sorar. Nastasya'nın da evinde olduğunu söyler. Kendi odasına Prensi götürür ve kendi yatağında bir muşambaya sarılı olan rahmetli Nastasya'yı görür ve korkudan kendinden geçer Prens. Olayı çok sakin karşılayan Prens o gece Rogojinin yanında yer yatağında ve Nastasya'nın yatağının yanında üçü beraber kalırlar. Sabah Prensin yakınları polis eşliğinde Rogojin'in evine gelince gerçek ortaya çıkar.
Rogojin beyin iltihabı olduğu için bi süre tedavi görüp tedavisi bitince her şeyi apaçık anlatıp tek suçlu olduğunu itiraf eder. Rogojin Sibirya'ya 15 yıllık sürgüne gönderilir.
Prens, tekrar hastalığı nüksetmesi sonrası İsviçre'ye tekrar tedaviye gönderilir. Aglaya (üzümlü kekim) bir yalancı göçebeye aşık olup evlenir. Bu hikayede yanan ben oldum şarkısı tam Aglaya için sonda çalsın :))
Prens tam bir Budala!!
Tek solukta okunmak istenen lakin bir türlü bitmeyen ve elden düşürmeden okunacak gayet güzel bir 
Fyodor Dostoyevski eseri.
Kitapla kalın...
·
123 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.