Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
kitaphaber.com.tr/olu-cag-turkule... Ölü Çağ Türküleri Dehri Vakanüvisi 12.04.2021 - Ülker Gündoğdu Ölü Çağ Türküleri Dehri Vakanüvisi Akıl yürütme eyleminin son amacı nedir? Hakikati ortaya koymak, yanlışı ortadan kaldırmak ve belirsiz durumlarda yargılamamayı öğrenmiş olmak… yeterli midir? Evet, yeterlidir. Hayır, yeterli olmaz. Akıl yürütmeye göre yeterli değil; hakikati, yanlışı ve belirsiz olanı birbirinden ayırmayı bilmek zorundayız değil mi? Evet, bu doğru. Akıl yürütmede amaçlanan şey nedir? Bir eylemde bulunurken onun ne sonuçlar getireceğini de bilip kabullenmek… Neyin, nasıl, neden olduğunu, bir şeyin ardından başka bir şeyin meydana gelmesi için hangi şartların zorunlu olduğunu bilmeli... Peki, tarih niye bu kadar bilinmezlikle dolu? Dillerin ve medeniyetlerin beşiği olan en kadim coğrafyada bulunur bunun ipuçları. Saklı olanı çağıran tarih, aynı zamanda gizli olanı da bulur. Hatırası koca bir coğrafyanın içinde yer edinmiş, ülkeler kurup ülkeler yıkanı ve içimizdeki tamamlanamayan boşluğun ne olduğunu Mustafa Kadir Çelik, ilk baskısını 2018’de yapan Ölü Çağ Türküleri kitabıyla sorgulatmaktadır. Mustafa Kadir Çelik, 29 Haziran 1983’te İstanbul Fatih’te doğdu. Şiir ve yazıları Şehrengiz, İzdiham, Bükey, Şiir ve İnşa gibi dergilerde yayınlandı. Şiirle başladığı yazı serüvenine hikâye ve denemelerle devam ediyor. Yazmaktan bir türlü kurtulamadı. Yaşlı bir kuzgunun kehanetiyle savaşıyor. Şu ikisine sahip olan bir kimse, evrende olup bitenlere bakarak öngörünün varlığını anlayabilir: Birincisi dünyadaki her şeyi görüp okuma; ikincisi ise şükran duyabilmektir. Bu özelliklerden ilkine sahip olmayan; çevresinde bulunanları değerlendiremez. İkincisine sahip olmayan ise hiçbir şeyin değerini bilmez. Eğer Allah, renkleri yaratıp da onları görebilme yetisini yaratmamış olsaydı, o renkleri nasıl kullanabilirdik? Hiçbir şekilde. Yaratırken nesneleri görme kabiliyetini uygun biçimde yaratmamış olsaydı, o kabiliyetin bize ne faydası olurdu? Hiçbir faydası olmazdı. Bir de bunların her ikisini yaratmış olup da ışığı yaratmamış olduğunu düşünün? Hiçbir faydası olmayacaktı. Öyleyse, bu ikisini birbiriyle uyumlu kılan kişi kimdir? Allah insanı yeryüzünü ve eserlerini görüp anlamlandırması için gönderdi. Doğanın bizim için belirlediği sınırlara kadar uzanır. Bu sınır ise düşünmek ve anlamak, doğayla uyumlu olmak, geçmişi bilmek, kim olduğunuzu ve dünyaya ne için geldiğinizi; ya da görme kabiliyetinin size ne için verildiğini anlamayacak mısınız? Kitap Üzerine, Kitap Üzerinden Düşünceler Dünyada üzücü ve güç sıkıntılar var. Hayatı, çevreyi ve geçmişi görüp anladıktan sonra, bütün zorluklara hazır oluruz. İnsan başına gelen olaylardan sonra kendini başkalarından ayırabilir. Üstelik, Yaradan, insana sadece yetenekler değil, başa gelen bütün üzücü olaylara ve yıkımlara dayanma gücünü de vermişken. Olduğu yere çöküp sızlanmak, iyilikten habersiz; bazıları bayağılığa düşmüş, sürekli suçlamalarda. Yorgun insanlara ruh yüceliği ve iyilik için içlerinde bulunan kaynağı göstermeye denemeleriyle ilgi uyandırmaktadır yazar. Tarihi, tabletteki işaretleri; Hiyeratik yazılan bu tablette hiyerogliflere kuzey Arapçası, Tamilce, Aramice, Sümence, Grekçe, Arkaik Çinceden, İbraniceye ve Runik Alfabesi’nden kelimeler topluluğunun çözülmesi geçmişin boşluğunu doldurabilirdi. Tablet, tarih kucağına onu diğer yazıtların anlatımları dışında kalan bir konuya değindiğinin alameti onu çözmeye itiyordu. Dönemin zengin bir dil ve anlatım dünyasına sahip olduklarından dolayı ayrıcalığa sahipti. Bu tablet ya geleceğe bir uyarı ya da geçmişteki önem sayılan herhangi bir zaman dilimi değiştiren olayın hakikatini anlatıyordu. Düşündürdükleri Üzerinden Bir Çıkarım İnsana yürümesi söylendi sadece. Nasıl ve ne için olduğu değil. Gördüğün, duyduğun, hissettiğin ne varsa al ve yürü dediler. Maharet, heybeyi taşırmayanlarda dendi. Yol hep kayıptır. Bulduğunu söyleyenler, ilerlerken taşlara çarpıp da düşen, düşmenin ruhlarımıza sunduğu sahipsizlik büyüsüne kapılanlardır. Heybe de taşar, azık da biter. Ne aldır, ne ah et. Kimi yıllarca yürür, kimi aylarca, haftalarca. Seni hikmete atıp boğmak isteyecekler. Kadere salıp boşluğun uykusuna bırakacaklar seni. Ama bilesin ki, bir adım atıldığında bin ülke gezenler de yürür. Bir kalbe düşüp bin kalbi ağırlayanlar da. İnsanların ve tarihin sancıları, yıkımları ve derdi büyük olur. Bir insanın içindeki boşluk ve tarihin içindeki boşluk ele alınsa, birçok farklı medeniyetin yaşam tarzlarına götürürdü. Hayatın içinde bulunduğumuz anın barındırdıklarını sorgularken geçmişte yaşanan olayların temel etkenlerden kaynaklandığı görülür. İnsan ve tarih büyük kargaşaları, büyük yalnızlıkları, büyük hataları göze almışlığın şeceresidir. Kendilerinden başka başka suretler taşıyan, gölgelerinde rahat rahat herkesin gizlenebildiği türlü türlü oyunlar çevrildiği bir arenadır, hikâyeleriyle boşluğu doldurabilen emeğe sahip olan muhafızlarıdır. Yorgun insanlar sokakta yaşayan herhangi kimsesiz biri de olabilirdi, zenginliğin ortasındaki herhangi birisi de. Yorgun insanların hayatı kime neydi ki? Ölü Çağ Türküleri, anlattıklarıyla birlikte hissettikleri de insanda farklı kapıları aralayan, oradan seslenip geçmişe bir seyahate çıkartan bir eser. Mustafa Kadir’in dildeki beceresi, anlatımındaki akıcılıkla birleşince meseleler birbirinin eklemlenerek çoğalmasına neden olmuştur. Tüm bunlar bağlamında eser, bir yazarın daha başlangıç aşamasındaki sesinin de bir yansıması, daha bitmemiş hikayelerinin tadımlık bir sunusu.. Ölü Çağ Türküleri Mustafa Kadir Çelik İzdiham Yayınları Sayfa142 Ülker Gündoğdu - 12.04.2021
Ülker Gündoğdu
Ülker Gündoğdu
Ölü Çağ Türküleri
Ölü Çağ Türküleri
Mustafa Kadir Çelik
Mustafa Kadir Çelik
Ölü Çağ Türküleri
Ölü Çağ TürküleriMustafa Kadir Çelik · İzdiham Yayınevi · 20182 okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.