Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
O gemi gelecek!
Aytmatov bu romanında anne-babası tarafından terk edilmiş ve yalnızca dedesinden gerçek bir sevgi gören, acı gerçekler karşısında hayallere sığınarak yaşayan bir çocuğun hikâyesini anlatmış. 7 yaşındaki çocuğu ve ailesini temsil eden roman karakterlerini bir piramide koyacak olursak en üstte saf iyiliği temsil eden “çocuk”. Onun altında pasif iyiliği temsil eden Mümin Dede. Bir altta bazen iyi bazen kötü yansımalarını gördüğümüz Nine ve Mümin’in kızı Bekey Teyze. Kitapta sadece bahisleri geçiyor ancak çocuğu terk edip giden anne-baba da pasif kötülüğü temsil ettiği için bir altta yer alıyor. Piramidin en altında ise saf kötülüğün vücut bulmuş hali Mümin’in damadı Orozkul. Orozkul, Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel romanında anlattığı modern “mankurt”lardan biri. Her kötü gibi Orozkul da kendi kötülüğünün farkında değil. Çevresini ve kültürünü küçümseyen, çocuğu olmuyor diye karısını döven, elindeki gücü çevresindekileri ezmek için kullanan, rüşvet alarak görevini kötüye kullanan ayyaşın biri olmasına rağmen kendini her şeyin en iyisine layık görüyor. İçinde diğer insanlara, hayvanlara, çevreye karşı en ufak bir sevgi ve acıma duygusu yok. Bir tek çocuğu olmadığı için üzülüyor, o da yüce genleri (!) aktarılamayacak diyedir herhalde. Romanın Gün Olur Asra Bedel’le ortak diğer yanı da anlatılan olayların yine bir efsaneyle ilişkilendirilmesi. Dedenin çocuğa anlattığı masallar arasında Maral Ana Efsanesi diye bir masal var. Efsanede Kırgızların kendi değerlerini ihlal etmeleri nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaları ve Maral Ana’nın yardımıyla tekrar çoğalmaları anlatılıyor. Aytmatov bu efsaneyle doğa ve insan etkileşimine vurgu yapmış bulunuyor. Çocuğu olmayan Orozkul tıpkı efsanede anlatıldığı gibi toplum değerlerini hiçe saydığı ve doğaya zarar verdiği için lanetlenen toplumu temsil ediyor. Mümin Dede iyi bir insan ama çok güçsüz ve aciz bir görüntü çiziyor, vur kafasına al ekmeğini dediğimiz insanlardan. Devamlı çevresindekilerin aşağılamalarına maruz kalan ancak sesini çıkarmayan, baskı altında kalınca ilkelerini koruma dirayeti gösteremeyen -ki soylarının Maral Ana’dan geldiğine inanmasına rağmen Orozkul’dan korktuğu için dişi geyiği vurması bunu gösteriyor- bir adam. Nine ve Bekey Teyze her ne kadar Orozkul’dan korksalar da onu kendilerinden üstün görüp ona yaranmaya çalışıyorlar. Bu da onların da zaman zaman Orozkul’dan gördükleri zulmü benim gözümde bir miktar haklı çıkardı. Roman başkahramanı olan isimsiz “çocuk” saf iyiliği temsil ediyor demiştim. Anne-babası tarafından terk edilmiş ama bunun için onlara kızmıyor. Orozkul'un çocuğu olmadığı için uğradığını düşündüğü haksızlıktan çok daha büyüğünü yaşıyor ama onun gibi çevresindekilere hırçın davranmıyor. Çantası ve dürbününü alıp dağın tepesinden Isık-Göl’ün üzerindeki Beyaz Gemi’yi izliyor. Balığa dönüşüp babasının içinde çalıştığını düşündüğü hayali gemiye gideceğini hayal ediyor. Bir de dedesinin anlattığı Maral Ana süslüyor hayallerini. Geyiklerin uzun yıllar sonra yeniden ormanda görülmesi insanları bırakmadıkları anlamına geliyor Mümin Dede için ama Orozkul gibilere göre bunlar saçmalıktan başka bir şey değil. Ormanda gördüğü ve Maral Ana olduğunu düşündüğü dişi geyiğin öldürülüp iştahla etinin yenmesi, kesik başının yere atılması, kafatasının parçalanması çocuğun dünyasında büyük bir kırılma yaratıyor. Kutsalın yok edilmesi, toplumsal değerlerin ayak altına alınması anlamına geliyor bu onun için. Dedesinin anlattıklarından yola çıkarak oluşturduğu gerçeklik ile yaşadığı gerçeklik arasındaki fark küçücük omuzlarına ağır geliyor ve bir balığa dönüşüp gitmek için kendini gölün sularına bırakıyor. Aytmatov, kitabın sonunda küçük çocuğun ölmesinin kötülüğün galibiyetini simgelediği şeklinde eleştirilere maruz kalmış. Kendisi bu eleştirilere karşı yazdığı açıklamada, bu ölümün bir mağlubiyet değil; bir başkaldırı, hayatı pahasına kişiliğin korunması olduğunu söylüyor. Eğer okuyucunun vicdanına seslenebilmişse, onun adalet duygularını ayağa kaldırabilmişse -ki kendi adıma Orozkul’u okuduğum her satırda kusmak istedim- hikâyede iyi kötüye yenilse bile sonucun olumlu olduğunu belirtiyor. Amacı buysa benim açımdan hâsıl oldu, nitekim Aytmatov’un bugüne dek okuduğum hiçbir romanı beni Beyaz Gemi kadar sarsmamıştı. Kalbinizin nerede olduğunu hissetmek istiyorsanız Aytmatov'u mutlaka okuyun. Bu arada Ötüken'in Aytmatov kitaplarına ilişkin kapak tasarımları çok güzel, bu kitabınki ayrı güzel olmuş. İyi okumalar dilerim. KAYNAK: * Beyaz Gemi Adlı Romandaki Yüce Birey Arketipi, Sema Özher, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 2006, Sayı: 37
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,2bin okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.