Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Jack London’ın bu muhteşem eserine geçmeden önce 40 yıllık kısa ömrüne onlarca macera ve 50 den fazla eser bıraktığını söyleyerek başlayayım. Bu kitapların birçoğunu hayatının yaklaşık 17-18 yılında yazmıştır. Jack London kitaplarını okuyanlar bilir. Kitapları edebi yönden inanılmaz güçlüdür. Toplumsal gerçekçi bir tarzı vardır ve bildiğim kadarıyla eserleri yabancı dillerde en çok çevrilen yazarlar arasındadır. Onun hakkında ne söyleyip yazsak sanırım eksik kalır. Öncelikle Jack London’ın hayatını okuyun derim. Jack London daha 14 yaşında fabrikada 18 saatlere kadar çalışan bir işçi, istiridye, balina avcılığı yapan bir korsan, farklı ülkeleri gezen maceraperest, serserilikten hapis yatan biri, militan düzeyde olmasa da bir sosyalist ve bir alkolik… Bu kitabı da tam olarak Jack London’ın alkolle olan ilişkisini anlatan anı diyebileceğimiz kurgu romandır. Kitabın yayınevlerine göre farklı adları vardır. Bir alkoliğin Anıları, John Barleycorn, İntihar gibi başlıklarla yayınlanmıştır. Gelelim eserimize, benim okuduğum yayınevinde kitabın adı İntihar’dı. Jack London’ın içkiyle olan ilişkisiyle başlamak istiyorum. Çok ilginç bir şekilde Jack London içkiden nefret eden birisiymiş. Daha çocukken babasının içki aldırmak için gönderdiği yerden dönerken merakla içmesiyle içkiyle (John Barleycorn'la) tanışmış ve nefret etmesine rağmen hayatından hiç çıkaramamış. İlginç bir şekilde de kısacık yaşamına sığdırdığı maceralara da içki neden olmuş. Kimilerine göre ölümüne de içki sebep olmuş. İncelememe Jack London’ın John Barleycorn adını verdiği içkiyle olan ilişkisini kitaptaki alıntılarla devam edeyim. Jack London’a göre John Barleycorn yani alkol, hayalcinin hayal kurmasına, yaşayanın yaşamasına izin vermez. O, doğumu ve ölümü mahveder, varlığın paradoksunu buğular içinde dağıtır. Erkekler içki içtikleri ve ben de onlara karşı kendimi küçük düşürmemek zorunda olduğum için içiyordum. Gerçek bir çocukluk yaşantım olmamıştı, bu erken gelişmiş erkeklik çağımda ise çok sert ve acınacak kadar bilgeydim. 'Benden ibret alın' der Jack London. 'İşte hiç de yaratılıştan alkolik olmayan, içkiye düşkün olmayan, güçlü kuvvetli, başarılı bir adam olan ben, John Barleycorn 'un benim için bile korkulacak; sinsi bir iblis olduğunun farkındayım. Ben, Jack London, bunu açıkça kabul ettikten sonra, siz de aynı şeyi yapın; ve benim yaptığım gibi bu iblisin efendisi olun. İşinizi kolaylaştırmak için, benim gibi içkiyi topluluk içinde içmeyi öğrenmiş kimselere bu zor gelse bile, içkinin açıkça yasaklanmasını teklif ediyorum.' der ve şunları ekler; John Barleycorn zayıflığa ve başarısızlığa, yorgunluğa ve bitkinliğe hitap eder. O kolay bir çözüm yoludur. Boyuna da yalan söyler. Bedene sahte güç, ruha sahte yüceliş verir ve her şeyi olduğundan başka, olduğundan daha güzel gösterir. Yine içtiği bir zamanda şunları söyler; “Hiçbir zaman hastalıklı olmamıştım. İntihar düşünceleri hiçbir zaman aklımdan geçmemişti. O anda bu düşünceler aklıma gelince, kısa ama heyecanlı yaşamımı mükemmel bir sonla bitirmek bana nefis, görkemli bir yüceliş gibi göründü. Ömründe ne bir kadının aşkını ne de çocukların sevgisini tatmamış olan ben; bu kadarının yettiğine, görülmeye, yaşanmaya ve olmaya değer her şeyi görüp, yaşayıp, olduğuma ve artık ölmek zamanının geldiğine karar verdim. Bu, John Barleycorn 'un bir tuzağıydı; beni kendi imgeleme gücümün ayakları altında ezdirip, ondan sonra afyonlu bir düş dünyası içinde ölüme sürükleyen John Barleycorn 'dur.” Bir Yunan filozofunun yapacağı gibi, büyük bir soğukkanlılıkla, kendimi öldürmeyi uzun uzun düşündüm. Ne yazık ki, geçimleri için doğrudan doğruya bana bağımlı olanların sayısı beni kendimi öldürmekten alıkoyacak kadar çoktu. Ama bu, işin sadece törel yanı. Beni asıl ölümden kurtaran şey, geriye kalan biricik kuruntum, yani HALK idi. Ölmek isteği içimde öyle bir tutku halini almıştı ki, uykudayken kendi kendimi öldüreceğimden korkup, tabancamı, elimin bilinçaltı bir davranışıyla arayıp da bulamayacağı bir yerde saklasınlar diye başkalarına vermek zorunda kaldım. Ama HALK kurtardı beni. HALK beni bir kelepçe gibi yaşama bağladı. İçimde hâlâ bir savaşma isteği kalmıştı ve işte uğrunda savaşılacak şey de HALK idi. Sakınmayı filan bir kenara bırakıp, eskisinden de büyük bir hevesle kendimi sosyalizm için savaşa adadım." der ama John Barleycorn'dan yani alkolden yakasını kurtaramaz. Onun esiri olur. ölümü her ne kadar böbrek yetmezliği olarak görülse de kimilerine göre de intihardır ve buna neden olan da John Barleycorn'dur. Jack London’ın hayatını esir alan alkolü, yaşadıklarını yalın bir şekilde anlattığı bu muhteşem eserini mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Yine kendi hayatını anlattığı ‘Martin Eden’ romanı kadar edebi yönü güçlü bir kitap bence. Jack London’ı daha yakından tanımak istiyorsanız vakit kaybetmeden okuyun derim. Şimdiden iyi okumalar dilerim…
İntihar
İntiharJack London · Oda Yayınları · 19921,308 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.