Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

118 syf.
·
Puan vermedi
Başlangıç olarak kitaptan bahsetmek gerekirse "anarko kapitalizm"in genel resmini iyi bir şekilde vermiş. Ayrıca şimdiki sistemden daha iyi olduğunu da belirtmeliyim. Olumlu gördüğüm yerler sanırım bu kadar. Direkt belirteyim, anarko kapitalizm diye bir şey olamaz. İki tarafın ayrı etik görüşleri, ayrı dinamikleri vardır; anarşizm devlete, hiyerarşiye, aileye, tahakküme, sömürüye karşıdır, karşılıklı yardımlaşmayı esas alır, bireyi toplumdan toplumu bireyden bağımsız düşünmez, özgürlük, eşitlik ve adaleti birbirinden ayrılmaz görür. Kapitalizm güçlü olan kazanır, büyük balık küçük balığı yer, insan insanın kurdudur, ya mücadele et ya da öl gibi söylemlerde bulunur ve salt bencildir, hiyerarşiyi, sömürüyü içinde barındırır. İkisinin yan yana gelmesi net bir çelişkidir, antinomidir. Kendilerine bunun yerine "devlet karşıtı kapitalist" demelerini öneririm çünkü "anarko" sadece devlet karşıtlığı değildir. Ve inanılmaz ama gelelim kapitalizm eleştirisine. Temel mantıklarını rekabet oluşturur. Darwin'den aldıklarını iddia ederler ama Darwin'i de yanlış okurlar. Darwin en güçlü olanın değil, en iyi uyum sağlayanın hayatta kaldığını söyledi. Ayrıyeten aynı türler rekabet halinde değil, Kropotkin'in de tespit ettiği üzere karşılıklı yardımlaşma ile hayatta kalır. Bir penguen pengueni, ceylan ceylanı, güvercin güvercini, "hamsi hamsiyi" ezmez ki istisnalar varsa da sen hamsi değil insansın, kafanı kullanabilirsin:). Bizler de Türk, Kürt, siyah, beyaz, kadın veya erkek türünden değil, insan yani homo sapiens türündeniz ve birbirimizi ezerek değil yardımlaşarak yaşamalıyız. İkincisi özellikle liberallerin vurguladığı özgürlük. Onlara göre, "benim özgürlüğümün başladığı yerde başkasının özgürlüğü biter; kesinlikle zarardır bu. Herkesin özgürlüğü birbirine bağlıdır, Proudhon, Bakunin ve nice anarşistin de belirttiği gibi tek br kişi bile özgür değilse hiçkimse özgür değildir. Üçüncü temel görüşleri meşhur arz-talep mevzusu. Marx nasıl emeğin değerini ona verilen zamanla ölçerek yanlış yapmışsa kapitalistler de emeğin değerini bireyin talepleri üzerinden ölçerek yanlış yapar. Sermaye bireye sürekli tükettirmek zorundadır yoksa kendisini devam ettiremez. Bu yüzden bireyin ihtiyacı olduğu şeylerin (yemek, barınma gibi) "sürekli tüketilen, geçici" şeyler olması gerekir ve bunun için de bireyi aslında istemediği şeyleri istetecek manipülasyona maruz bırakır (yıllardır anlatılmasına rağmen neden anlamıyorlar acaba) Günümüz kapitalistleri (ve belki de gelmiş geçmiş hepsi) kapitalizmi bilinçli ya da bilinçsiz sadece bir ekonomik sistem sanmaktadır. Kapitalizm para üstüne kuruludur ve paranın geçerli olmadığı hiçbir şeyin önemi de yoktur. "Adalet, eğitim ve sağlık sektörleri gibi ekonomik bir mal niteliğindedir."(Syf39) Öyle bir metalaştırılma yaşanır ki, sadece maddi şeyler değil, duygular ve insan ilişkileri için de "para konuşur." Yani herhangi bir şeyin veya durumun önemi tamamen parayla ölçülür; bu da insan yaşamını, davranışlarını, karakterini ve insanın maruz kaldığı şeyleri belirler: "Mahkemeler arasında çıkan uyuşmazlıklar nasıl çözümlenebilir? Bu sorunun yanıtı, ilk etapta silahlara başvurmaktansa neden mahkemelerin tercih edildiği sorusunun yanıtıyla aynıdır: basit anlamda kişisel çıkarlar. Anlaşmazlıklarım savaş alanında çözümleme düşüncesi hiçbir protagonistin lehine olmamıştır. Silahlı mücadele bireyeve özel şirkete çok pahalıya mal olur. Şirket elindeki adamları silahlı mücadeleye teşvik etmek için daha fazla para ödemek zorunda kalır ve eğer anlaşmazlık büyük boyutlara çıkar, üstüste birçok çatışmayı kaybederse, şirket başarısını riske atar.(Syf52) Genelde, "şimdi Norveç'e, Avrupa'ya, Amerika' ya biletini kessem koşa koşa gidersin" derler.. Wallerstein'ın tespit ettiği gibi sömürü artık ilk dönemlerdeki gibi kapitalin kendi merkezlerinde (ingiltere, fransa, almanya, abd vs.) değil, çevrede, yani geri kalmış ülkelerde yaşanır, merkezin de gelişmiş olmasının sebebi çevreyi sömürmesinden kaynaklanır. Ayrıca merkezde de insanların kendilerine ve birbirlerine yabancılaştığını unutmamak lazım. Son olarak yine günümüz kapitalistlerinin zaten çürük bir ideoloji olan marksizmi bile çürütemeyecek birkaç acınası argümanı vardır; "Şu elindeki telefon var ya, oturduğun ev, yürüdüğün yol, gördüğün her şey.. ha bak işte bunlar kapitalizm sayesinde" :D Hayır değil. Hepsi işçilerin ürünü. Giydiğin kıyafetten, yediğin yemekten, kullandığın her şey ama her şeyi işçiler yaptı. Sizin yaptığınız savaş, katliam, sömürge.. (özel olarak günümüzden örnek vermek gerekirse Son bin yıllık süreçte 21. yy'daki kadar sıcaklık artışı yaşanmadı, "Yüzde birlik" kesim en yoksul yüzde 50nin 2 katı karbon salıyor.) Bu "klişelerle" uzattığım için üzgünüm.. Peki marksizm de kapitalizm de değilse (anlaşılan Lenin'in ya bizden tarafsınız ya da kapitalistsiniz safsatasına kapitalistler de inanıyor), alternatifin nedir? Tabii ki anarşizm... Onu da kendiniz öğrenin artık.
Anarko-Kapitalizm
Anarko-KapitalizmPierre Lemieux · İletişim Yayıncılık · 199411 okunma
·
289 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.