Yine hayranlıkla okuduğum Dostoyevski kitaplarından biri. Yalnızlığın bireyi nerelere sürüklediği, anlaşılmamaların nasıl etkiler yarattığını şahane şekilde anlatıyor. Ana karakter yıllar boyu kendini bir yere ait hissedememiş, yalnızlığını kitaplarla paylaşan, bir yandan deli gibi insanların arasına karışmak isterken bir yandan da kendi kabuğundan çıkmak istemeyen bir çeşit ambivalans yasayan bir birey. Yalnızlığını çeşitli mantığa bürümeler ile geçiren ve bu sayede bir nebze olsun hayatını daha katlanılır kılıyor. Aşırı derecede öz benlik zedelenmesinden dolayı kendine karşı oldukça acımasız ve her ne kadar gizlemeye çalışsa da insanlara hiç güvenmiyor . Nedense okurken aklıma Samsa geldi. Onun yaşadığı yalnızlık çok farklı bir şekilde olsa da özde bana birbirine benzer iki karakter olarak yansıdı. Bulunduğu ortama uyum sağlayamayan aynı zamanda kendine ile de kalmayı başaramayan günümüz insanının farklı bir tasviri . Yalnızlık dediğimiz şey kelimelerle kolayken insan için çok fazla hezeyana sebep olan bir durum . Dostoyevski insan tahlili konusunda gerçekten üst düzeyde yeteneğe sahip bir yazar , daha doğrusu bir deha. Muhakkak okunması gereken hatta mümkünse 2 ya da 3 kere okunması gereken bir kitap.

Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Alter Yayınları · 2010128,9bin okunma

·

8 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gamze Önal