Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

106 syf.
·
Puan vermedi
Zweig, Brezilya seyahatinde, memnuniyetle karşıladığı farklılıkların inşa ettiği ülkenin ruhuna saldığı güvenle, kendisini ve hayatını ifşa eden Satrançı yazar. Satranç'taki karakterler, orada yaşanıp gösterilen ayrıntılar, Zweig diye yaşanmış bir hikâyenin, "ben'in işaretleri olur. Kısa sayılabilecek bu öykü okuyucuyu katmanlı bir evrene çeker. Mesela satranç denen oyunun kendisi... 64 kare, 32 taş... Altmış dört karelik alan da insana hayat gibi dar gelir. Ama her şey göründüğü gibi değildir; oyuna katılan her taş biricik, oyun da fazla ihtimallidir. Satranç, yenen ve yenilenden oluşan, yenmek ve yenilmeye dönüşen bir hayatın gösterenidir. Zweig'in "tekdüze bir dünya" dediği Amerikanlılaşma formu... Bütün içinde var olup beliren "ben", hümanizmin güzelim evladı "insan", tinsel yoksulluk ve tensel oburluk olarak beliren körleşme ve faşizmin neticesinde bir savaş makinesine dönüştürülmüş. Savaşın yıkımından kaçarken de bir başka barbarlıkla karşılaşmış: Tin'den vazgeçip kendini bütünüyle ten'in arzularına, oyunlarına vermek; her şeye rağmen sahip olmak, kazanmak, görünmek, sahneye çıkıp bir numaraya oturmak barbarlığı... “Tekdüze bir dünya'da manzara şöyle görülür: "Yaşamını kişisel özgürlük çerçevesinde yürütmek, yaşamdan keyif almak artık çok kişi için geçerli değildir. Çünkü onlar şimdi bütünün bir parçası olduklarının, devasa bir gücün içinde atomlar gibi hareket ettiklerinin farkında değildirler. Kendilerini arınmışlığın dışına sürükleyen sıcak bir akıntının içinde mutlu mutlu yüzmekteler. Tacitus'un, gönüllü olarak köleliğe koşmak' dediği gibi kendi kendilerini uşak yapanların kişiliklerini yitirme coşkusu bütün halk topluluklarını yıkıyor. Şimdi sırada Avrupa var. Dünya savaşı ilk adımdı, Amerikanlaştırma da ikincisi oluyor. Satranç, bir anlamda Avrupa düşüne, hümanizmaya yakılmış ağıttır. Ağıdı yakan da, yenilginin bayrağı gibi duran bir çekip gitmeyle dünyadan ayrılmıştır. Hümanizmin güzelim evladı bir yeryüzü cennetini kuramamış, Avrupa denen düşünce Amerikanlaştırılmayla çözülmüştür. Şimdi Avrupa; üzerine kapanmış, kendinden gayrı olanla karşılaşmak dahi istemeyen kibirli, korkak, bencil “ben'dir. Kapılarını, kalbini, sofrasını kapatmış bir ben... Amerikanlaştırılmış dünya, Zweig'in dahi ummadığı daha çiğ, daha çirkin bir savaşın öznesidir şimdi. Cehenneme çevirdiği coğrafyalardan kaçanları uzağında, çok uzağında tutmakla yetiniyor. Kitap başlarda cezaevinde kalan, her türlü olumsuzluğa maruz kalan bir doktorun satranç oyununun kurallarını öğrendiği bir kitapla karşılaşmasını , sonrasında özgürlüğünün ardından bir gemi yolculuğunda satranç turnuvasını ele alsada, kitapta asıl anlatılmak istenen şeyi kitabın sonunda Nihat Dağlı sonsözüyle kitaba yukardaki metinle anlaşılır bir şekilde yorum katmış !... Açıkçası bu kitabın bana bir şey kattığını sanmıyorum... Benim tarzımı kesinlikle yansıtmıyor... Sadece bu kitapla okuduğum çok okunan favori kitaplar arasına bir kitap daha katmış oldum. Elimin altında olan, bir meblağ karşılığı olmadan okuduğum bu kitabın saadeti içerisinde bulunarken takdir ve tevecühü siz değerli okurlara bırakıyorum.
Satranç
SatrançStefan Zweig · İnsan Kitap · 2017236,8bin okunma
··
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.