Kitabın adı insanı ilk başta yanıltabilir. Çünkü eser her ne kadar bir romanı çağrıştırsa da, eser bir roman değil araştırma ve inceleme türüdür. 1937 yılında yayımlanan eserin ana konusu, ingilterede sanayi devrimi ve birinci dünya savaşı sonrası işçi sınıfının düştüğü derin bunalım ve sefalettir. En azından kitabın yarısından fazla bu işçi sınıfının yaşayışını ve sefaletini istatiksel veriler olarak sunsa da kitabın ortalarından sonuna doğru da sınıfsal ayrışmaları, sosyalizmi ve gelecek olan faşizm tehlikesinden bahsediyor yazar.
Eseri gazetecilik dönemlerinde yazan yazar, iyi bir araştırmayla işçilerin yaşamları üzerinde durarak ülke ekonomisinin içinde bulunduğu buhranı işçiler üzerinden nesnel bir gözle anlatıyor.
Eserin ikinci bölümünde ise yazar işçi sınıfını ve diğer sınıfların arasındaki çatışmayı ele alıyor. Üçüncü bölümde sosyalizmi anlatırken diğer fikirleri çürütme çabasına girişiyor ve en sonunda da herkesin bir arada bulunmasına dikkat çekerek, faşizmin ve burjuvanın geleceğe yönelik tehditlerini anlatıyor yazar.
Eser, aslında yazarın ne kadar ileri görüşlü olduğunun kesin kanıtı. İkinci dünya savaşı henüz çıkmadan ortaya çıkmış olan tehlikenin farkında olarak insanları uyarması beni çok etkiledi doğrusu.
İşçilerin arasında olan karşıtlıkların onların sefil hayatını nasıl etkilediğine ayna tutan eser, sınıf farklılıklarından tutun da dönemi yazarlarını ve düşünürlerini nasıl sağlam şekilde eleştirdiğini bence okuyup görmeniz gerekir. İnsanları nazi faşizmine ve ikinci dünya savaşı denen felakete nasıl sürüklendiğine şahit olunca çok şaşıracaksınız.