Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

280 syf.
7/10 puan verdi
Bu serinin ilkinde heyecanlı bir uzay yolculuğuna çıkmıştık; keşfedilen gezegenler ve uzaylılarla karşılaşmıştık; insanların uzaylılarla mücadelesine sahne olmuştu. Bu eserde ise uzaydan dünyaya taşınıyor bu mücadele. İlk eserde özellikle insan kanıyla beslenen bu yeni tür, benim için özgün bir çıkış olmuştu. Ancak bu sürede The 100 dizisini izleme fırsatı buldum ve gördüm ki, bu konu orada da işlenmiş aynı şekilde. Bu eserde geçen bu yeni türün insanlar tarafından Tanrı olarak kabul edilmesine benzer şekilde, aynı dizinin son sezonunda da işlendiğini fark ettim. O açıdan bu duruma aşina olarak okudum ikinci eseri. Aslında Kıyamet Kızılı’nı, kızıl kıyamet olarak kafamda canlandırmıştım. Her ne kadar eserde bu isim başka yerden gelmiş olsa da, dünya, kızıl kıyametin eşiğinde olduğunu görürüz. İnsanların vahşilikte ne aşamaya geçebileceğini yazar işlemeye çalışıyor, kanımca. Türkiye’de bilindiği gibi bir darbe girişimi olmuştu ve başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ben de bu darbe girişimine o gece çok sert tepki vermiştim ve hatta en ön saflarda yer almıştım, uçağın attığı bombalardan biri 100-150 m önümde patlamıştı, ikinci büyük badireyi de tankın milletin içine dalmasıyla atlatmıştım. O gün herhangi bir siyasi parti için orada bulunmadım, tamamen Türkiye’nin sürüklenmeye çalışıldığı o iç karışıklığa karşı durdum. Bugün olursa, kimden geldiğine bakmaksızın aynısını yine yaparım. İşte bu eser bir anlamda o darbenin başarılı olması durumunda ortaya çıkan senaryoyu işliyor; ayrılmış bölgeler, A’cılar, B’ciler, işlenen vahşetler… Özellikle birkaç yerde vurgu yapılan “İnsanın tek Tanrısı çıkarıdır” görüşünü çok beğendim. İnsan Nedir eserinde de Mark Twain benzer bir tezi işler. İlk esere göre yazarın kendini biraz daha geliştirdiğini fark ettim, açıkçası 1K’da, buradaki üyelerden birinin yeni çıkan eserinde -hatta bazen eser de değil, bildiğiniz bir iki şey yazılmış defterde- belli grupların konvoy oluşturup cuf cuf diye dolaşmasını göz önünde bulundurursak, bu yazarımızın eserleri de en az bu kadar ilgiyi hak ediyor. Ben, mümkün mertebe genel değerlendirmeye çalışıyorum o açıdan değerlendirmem bu kapsamda ele alınmalı. İlk eserde yazarın oluşturduğu o uzay dilinin mantığını vermediği veya veremediği için bu dil bana gereksiz gelmişti. Bu eserde ondan bir anlamda kurtulduğumuzu -çok az yer verilmiş- gördüm, bu güzel bir şeydi. İkincisi birinci eserde eleştirdiğim “gereksiz” çıkışlara bu eserde de karşılaştım, örneğin Cumhurbaşkanı böylesine önemli bir görevden gelen uzay ekibiyle nizami bir şekilde bir diyalog oluştururken birden bir bakarsınız ki bu diyalog meslek liselilerinin ağız dalaşına dönmüş; asarım, keserim, vururum, kırarım gibi. Birincisine göre bayağı azaltılmış ama yine de yer yer karşılaşıyorsunuz bunlarla. Bu diyalogların daha kaliteli bir seviyede olmasını beklerdim. Romanların bir görevi de okuyucuya edebi anlamda bir şeyler kazandırmaktır, onun için farklı kelimelerin seçimine özen göstermek gerek, mesela şuh, zerk etmek, tımar etmek gibi kelimelerin sayısı artırılabilirdi. Maalesef yazım hatalarına, anlatım bozukluklarına bu eserde de karşılaştım. Bir ileti paylaşırsınız veya ne bileyim bir yerde sıradan bir yazı yazarsınız böyle durumlarda bu hatalar hoş görülebilir ancak bir eser ortaya koyuyorsanız basıma gitmeden önce gerekirse yüz defa kontrolden geçirmelisiniz yani bu hatalar kabul edilemez. Bunların bir kısmına incelemenin sonunda yer vermeye çalışacağım. Son olarak bağlantıların daha iyi kurulması gerektiğini düşünüyorum. Yani bir olayın üzerinde fazla durmuşsanız, sonucunu iyi bağlamanız gerekir. Örneğin Piramit’in su altından çıkarılması durumu var. Öncesinde işte şöyle olursa böyle olur, böyle olursa şöyle olur gibi üstünde fazlaca duruluyor, sonra bir bakıyoruz hoop Konya’dayız! Tamam romanlarda böyle hızlı geçişler yapılabilir ancak o zaman da başka bir noktada buna dönüş yapılır ama onu da göremiyoruz burada. Veya birinci eser ile ikinci eserin bağlantısı üzerinde biraz daha durabilirdi. Yani geçiş biraz daha uzatılabilirdi. Bütün bunlara rağmen yazarın ilerleme kaydettiğini söyleyebilirim, umarım sonraki eserleri daha iyi olur ve ilgi duyanlara iyi okumalar diliyorum şimdiden… Dile getirmek istediğim bazı hatalar... (Syf. 11-12-13) Bu kısımda ve sonrasında da biraz devam ediyor, bir Başkan, bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan ortalıkta dolaşıyor. Bunlar aynı kişi mi, farklı kişi mi belli değil. Cumhurbaşkanı konuşuyor, sonra hitap edenin çıkışında başbakan geçiyor. (Buranın bir gözden geçirilmesinde fayda var) (Syf 16) “İneceğimiz yeri işaretleyin siz yeter” (Syf 25) “… olsa da araç anahtar kimin elindeyse…” (Syf 36) “ Kılını bile kıpırdatmadan atmosfere girmeye devam ediyordu” bu tabir hareketsizliği ifade eder, ama anlamdan bir taraftan da hareket ettiğini anlıyoruz bu ifadenin yerine daha uygun bir tabir kullanılabilir. (Syf 40) “Eşek gibi ben çık diyene kadar bekleyeceksin. İstersem sabaha kadar” Aklıma “Oku baban gibi …” cümlesini getirdiniz, yeni cümle kazandırdınız (Syf 61) Sutsu (Syf 66) “Asla başaramazsınız. Nasıl olacak bu?” Bir önceki cümle ile sonraki cümleyi birlikte ele aldığınızda bir anlam karışlığı ortaya çıkıyor (Syf 70) içlerinde ki (Syf 76) sonrada -aynı sayfada ayrıca “Sen olarak başlayan tırnak kapatılmamış (Syf 87) “… acı çekmeden” çektirmeden olmalı (Syf 96) Bende (Syf 107) rast gele (Syf 108) ayakuçlarının (Syf 110) ne yapacaksak yapsak (Syf 115) Yusuf’ta (Syf 116) “ bir gelen mesaj” gelen bir mesaj olmalı (Syf 121) “çok büyük bir eksiklikti” ‘bir’ gereksiz kullanılmış (Syf 123) Başka yoku (132) “Seni onu bu hale …” Seni’den sonra virgül konulmalı (141) “Hele ben bir önce görüşeyim” Hele, ben önce bir görüşeyim (159) biz kandıramadığını anlarsın (188) uçak setçe (190) düzlüğe doru (190) onlarında (196) gurup (196) “Mühendislerim ve ben dışında” Ben ve mühendislerim dışında (212) yüzeli metreye (217) buada (219) dibine düşmemek tutunuyordu (220) bu akılarına geldi (220) “aşmıyorlardı ya ikinci yarım” virgül eksik (221) Matkap dışarıdan içeri deliyor (244)” o kendi meyve suyunu içmek için kaldırıyordu” neyi? (245) Burada asker sayısını üçte biri deniliyordu tekrar bakmadım ama sanki bir asker ölmüştü biri de yaralanmıştı ve asker sayısı da daha fazlaydı. Gözden geçirilmesinde fayda var, sorun yok görünüyorsa, yok demektir. (254) Kapı açılıp içer Nazım içeri girince (258) bende (258) “bu da en alt sınır gıda, barınma …” anlam düşüklüğü var (268) vaz geçti (271) her zaman ki (276) büyüklüğünde ki (279) “Ali Sinan’ın” Ali, Sinan’ın
Kıyamet Kızılı
Kıyamet KızılıUğur Ukut · Mavi Nefes · 202126 okunma
··
359 görüntüleme
Uğur Ukut okurunun profil resmi
İyi akşamlar efendim. Gerek ilk satın alan kişi olmaniz gerek ilk incelemeyi yazmış olmanız gerekse altını çize çize okumanız ve uzun zaman ayırıp detaylı inceleme yazısı hazırlamanız bana kendimi çok değerli hissettirdi. Çok teşekkür ediyorum. Yazdığınız her şeyi ikinci baskıya girersek duzrltecegimizi umuyorum. Bu konuda da bire bir desteklerinizi ve fikirlerinizi sormak istiyorum. O zaman desteklerinizi bekliyorum. Fevri çıkışlar konusu ise bilinçli olarak yapılmış bir şey değil. Sanırım benim tarz ve yapım öyle olduğundan kaynaklanıyor. Onu da düzeltmeye gayretimiz olacaktır. Yazı da zikrettiğimiz diziyi bilmiyorum. Ama tez zamanda bakacağım. Ilk kitap 2015-2016 da yazıldı, darbe olmasaydi o yil basilacskti. Ikinci kitap darbenin akabinde yazıldığı için yüksek iranda etkilenmiş olmam muhtemeldir. Yazdığınız her şey benim gibi lise mezunu ve yaptığı iş nedeniyle ozellikle okumaya, yazmaya ve yazdiklarini kontrole zaman bulmakta zorlanan birine büyük katkı sağlayacaktır. Tekrar teşekkür ediyorum . Inşallah serinin son kitabı ve diğer eserlerimde de aynı ilgi ve desteğinizi bekliyorum. Selam.ve dualarla.
RA okurunun profil resmi
Rica ederim, yolunuz açık olsun. Bir katkım olduysa bu beni mutlu eder. Öğrenim durumu pek de önem arz etmez, Virginia da hiç okula gitmedi 😉 ama gelmiş geçmiş en iyi eleştirmenlerden biri. Kendinizi bir şekilde yetiştirmişsiniz bu da takdire şayan.
1 sonraki yanıtı göster
Gülci okurunun profil resmi
Eline sağlık çok kapsamlı bir inceleme olmuş. Yazara katkısı çok büyük olacaktır kendini daha da güzel ve iyi yerlere taşıması için. Özellikle hataları tek tek inceleyip kayıt altına alman bence ne kadar özenli okuduğunu gösterir. Yazarın da bu ve bunun gibi çok daha güzel kitaplarını görmek nasip olur umarım.
Uğur Ukut okurunun profil resmi
İncelemenizi okuduktan sonra the 100 dizisini boydan ayaga (100 bölüm) izledim. Oradaki kara kan durumu da Tugvanlarin olusumu ile eşleştirilebilir. Dunyanin farkli yerlerindrki iki kisinin neredeyse ayni donemde benzer fikirler uretmesi enteresandir. Ayni donemde diyorum cunku ben ilk kitabi 2015 te ikinci kitabi 2016 da bitirmistim. The 100 ise 2014 te gosterime girmis. Kitaplarini da aldim ve okuyacagim. Bakalim senaristle mi, yazarla mi ayni fikirdeyiz.
RA okurunun profil resmi
Tabii ki de olabilir, bilim dünyasında bunun örnekleri de vardır. Durumu mukayese etmem daha çok aşinalığımı ifade etmek içindi.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.