LİNDA HOWARD/GÖZYAŞLARIMI SİLDİĞİM GÜN Uzun zaman sonra bir kitap beni böylesine derinden sarstı.Elbette beğendiğim beni etkileyen kitaplar oldu ama duygu bakımında bu kadar içselleştirdiğim çok nadirdir.Daha önce de yazarın kitaplarını okumuştum çoğunu da beğendim ama bu favorim oldu.Konusundan azıcık bahsedecek olursam, Milla adında genç yaşta evlenmiş ve hemen anne olmuş bir kadın var karşımızda.Kocasını çok seven ve aynı şekilde sevilen bir kadın.Ama kötü şans onu da buluyor.Henüz 6 haftalık oğlu ile pazara gidiyor ve orada iki adam oğlunu kolları arasından çekip alıyor.Mücadele ediyor adamın gözünü oyuyor ve bıçaklanıp ölümle burun buruna geliyor.Ama oğlunu kurtaramıyor.Eşi David tarafından ameliyat ediliyor ve hayata dönüyor.Ama artık tek bir amacı vardır oda oğlunu bulmak.Bu uğurda aşık olduğu adam artık karsını tanıyamaz ve bu olaydan bir sene sonra ondan boşanır.Maddi olarak ve bir dost olarak her zaman desteğini sunar ama oğlunun öldüğünü varsayarak kendine yeni bir hayat kurar.Yeni bir eş ve çocuklarla o artık farklı bir hayat yaşıyordur.Milla ise o sıralar Kayıp Aranıyor Derneğini kurarak yönetimini üstlenmiştir.Kendi oğluyla birlikte kayıp çocukları, eşleri, anneleri kısacası kayıp olan ve onlara başvuran herkese yardım eli uzatıyorlar.Tam 10 yıl oğlunun izini sürüyor.Asılsız ihbarlarla zamanını tüketmesine rağmen azimle inatla her şeyin peşinden gidiyor.Bir gün bir telefon alıyor ve oğlunu bulma yolunda en büyük adımı atmış oluyor.Diaz adında bir adamın peşine düşüyor.Kendisi bilmese de bu adam oğluna giden yolda onun en büyük destekçisi ve yoldaşı olacaktır. David karakteri (eski eş) kitapta destek olan, naif, iyi bir doktor olarak ele alınmış ama ben kendisini hiç sevmedim.Karısına destek olup onun yanında oğlunu aramak yerine, karısının değiştiğini artık onu tanıyamadığını ona yaklaşamadığını ileri sürerek ondan boşanıyor.Maddi olarak yardım etmeye devam ediyor.Ama para her şey mi? Sadece bir sene bu evlilik için çabalıyor sonrasında ise iki sene geçmeden yeni biriyle evlenip çocuk sahibi oluyor.Bunu Milla kadar hoşgörü ile karşılayamadım.Öte yandan Milla’nın ailesine ve arkadaşlarına da çok ayar oldum.Hayatına devam etmelisin Milla, Yaşın geçiyor evlenmeyi ve tekrar çocuk sahibi olmayı düşünmelisin Milla, Justin artık yok Milla, yoluna devam etmelisin Milla...Şu cümleleri okurken benim kan beynime sıçradı Milla nasıl sakin kalsın.Ayrıca kadın hayatına devam ediyor zaten kendini evine kapatıp insanlardan soyutlayıp ölmeyi beklemiyor ki.Arkadaşları var onlarla görüşüyor yemeğe çıkıyor.Dernek için verilen davetlerde süslenip püsleyip boyda gösteriyor.Tatillerde ailesiyle zaman da geçiriyor.Hoşlandığı bir adam olursa flörtte ediyor.Ama derneğe ulaşan, kayıplar yaşayan insanlara yardım etmeyi ve oğlunu arama görevini her şeyin herkesin üstünde ve önünde tutuyor.O hayatına böyle devam etmeyi seçiyor diye verdiği kararın yanlış olduğunu düşünüp üzerinde baskı uygulamaya çalışmaları çok bencilceydi.İlla eski eşi gibi yeniden evlenip yeni çocuklar yapıp kaybolan oğlunu aramaktan vazgeçince mi hayatına devam etmiş olacaktı. Onlar böyle düşüne dursun Milla EDGE ne yoluna çıkan engelleri ne çıkmaz sokakları dinledi.Böylesine güçlü, inatçı, fedakar, azimli, sağduyulu ve hoşgörülü bir kadın görmedim.Son 60 sayfada boğazım düğüm düğüm oldu resmen.Yazar o kadar güzel ifade etmiş öyle derin işlemiş ki o an kitabın içinde Milla ile yan yana oturup ona destek olmak istedim.Ağla daha çok ağla en çok senin hakkın bu yaşlar demek istedim.Onun verdiği kararı almak her insanın harcı değildir.Ve ben ona hayran oldum.Bu kitabın başkarakterlerini çok sevdim.Onları unutmam imkansız artık.Herkese tavsiyemdir böyle bir duyguyu kurguyu karakterleri herkes okumalı yaşamalı. Dipnot:James’e bayıldım şahane bir adamsın Hep destek tam destek.

Gözyaşlarımı Sildiğim GünLinda Howard · Martı Kitabevi · 2013340 okunma

·

219 görüntüleme

Bu yorum görüntülenemiyor

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.