Kitabın konusu: Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşiyor. Körlüğü, başvurduğu doktora ve doktorun karısı hariç herkese bulaşır. Bu körlük bir salgın hastalık gibi tüm kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi ve o zamanın yönetiminin gelinebilecek en kötü noktaya gelmesine neden olur. Toplum görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Bunlar da o dönemin yönetiminin her türlü kötülük, zulmüne, vicdansızlığına göğüs gelenlerdir. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun eşidir. O da yetebildiğince yardım eder. kitabın sonunda bütün körler yeniden görmeye başlar. Kör olanlar asla umutlarını yitirmezler bir gün göreceklerine dair umutları hep vardır. "Bazı umutlar çılgınlıktan başka bir şey değildir. Şöyle söyleyeyim o tür umutlarım olmasaydı yaşamaktan çoktan vazgeçerdim." (Sayfa 307) Bu cümle onların umutlarının ve çevredeki korkunç şeylere rağmen yaşamanın zorluğundan bahs eder. Çünkü onlara göre Asıl zor olan, insanlarla birlikte yaşamak değil onları anlamaktır. Ki günümüzde de çoğu insanın yaptıkları ve düşündüklerini anlamakta zorluk çekiyoruz bu her dönemde de karşımıza çıkan şeydir. ANLAMAK zahmetli iştir. Anlarsan değişmen gerekir. Körlük bu dünya da olan olayları görüp hiç bir şey yokmuş gibi kayıtsız kalmaktır. Kitabı en iyi özetleyen cümle ise: "Bence biz kör olmadık. Biz zaten kördük. Gören körler mi, gördüğü halde görmeyen körler!" (Sayfa 330) Bakmak demek görmek demek değildir. Hissederek ve farkına vararak görmek gerekir. Bu süreçte etrafı anlamamıza bir nebze de olsa katkıda bulundu. Çok beğendim. Herkesin Mutlaka okuması gereken bir yapıt. Keyifli okumalar dilerim.

KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,3bin okunma

·

14 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Münzevi Hanım