4: Don Quijote’nin Türkçesi Don Kişot’tur
Hayır.
Bu konuda iki tane kuralımız var. TDK’ye bağlanıyoruz:
Latin harflerini kullanan dillerdeki özel adlar özgün biçimleriyle yazılır:
Beethoven, Byron, Cervantes, Chopin, Eminescu, Grimm,
Horatius, Molière, Puccini…
Bu kurala uyacaksak, Don Quijote diye yazmamız gerekir.
Eskiden dilimize yerleşmiş bazı Batı kökenli kişi ve yer adları
Türkçe söylenişlerine göre yazılır: Napolyon, Şarlken, Şarl
(Demirbaş Şarl); Atina, Brüksel, Cenevre, Londra…
Yok, bu kurala uyacaksak, ki bu kadar eskiden beri bilinen bir romanın
adı için bu kurala uymamız beklenir, Don Kihote diye yazmamız gerekir.
Hiçbir şekilde Don Kişot diye yazamayız yani.
Peki, Don Kişot nereden çıkmıştır?
Çok basit. Türkçeye uzun yıllar boyu, bir türlü orijinal dili olan
İspanyolcadan çeviril(e)memiştir.
Orijinal adı “El Ingenioso Hidalgo Don Quijote De La Mancha”
(La Manchalı Yaratıcı Asilzade Don Kihote) olan, Miguel de
Cervantes Saavedra’nın bu büyük eseri konusunda, maalesef
uzun yıllar Fransızca çevirilerle yetinilmiştir. Hattâ Reşat Nuri Güntekin’in
hem de kısaltarak çevirdiği versiyonu çok popüler olmuştur.
Suyunun suyu yapılıp Fransızcadan çevirince de, Fransızların okuduğu
hâli bize transfer edilmiştir: Don Kişot.
1605’ten bu yana efsane olan bu eser, şunun şurasında nihayet
2006 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından İspanyolcadan çevirilmiştir.
Çevirmeni Roza Hakmen’dir.
Aynı Yapı Kredi Yayınları, Reşat Nuri’nin Fransızcadan çevirdiği kısaltılmış
versiyonu Don Kişot adıyla yayınlarken, muhtemelen ortalığı daha
fazla karıştırmamak için orijinalini Don Quijote adıyla yayınlamıştır.
Yani birinci kurala uymayı tercih etmiştir.