Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şimdi, şu anda, kitabın bu sayfasına, yazının bu cümlesine bakan okuyucular, hiç konuşmadığımızın farkında mısınız? Siz gerçekten hiç konuşmuyorsunuz! Sadece yaşamanız için gerekli asgari sesleri çıkarıyorsunuz ağzınızdan. Bu işi sadece diliniz ve ağzınız yapıyor. İçinizin derinliklerine kadar gitmiyor cümlelerin ucu. İçinizden gelmiyor söyledikleriniz. Siz gerçekten birbirinizle hiç konuşmuyorsunuz! Birinizin söylediği, diğerine dokunamadan suya, havaya, toprağa karışıyor. Boşa gidiyor. Boşluğa düşüyor. Konuşma balonlarını dolduruyor. Konuşurken zorunlu bir görevi yerine getiriyorsunuz. Cümlelerinizin boynu kıldan ince. Anlamlarınız kaygan, ele gelmiyor. Konuştukça bir sessizliği büyütmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Siz gerçekten dünyayla hiç konuşmuyorsunuz! Âlemin etrafınızda dönüşü sizi hiç ilgilendirmiyor. Toprağa söyleyecek bir şeyiniz yok. Suya söyleyecek bir şeyiniz yok. Havaya söyleyecek bir şeyiniz yok. Güle ve bülbüle seslenmiyorsunuz. Renge ve ışığa dokunmuyor sözleriniz. Görüntülerin dışında ve perdelerin içindesiniz. Nefeslerinizin bile sesi çıkmıyor. Alışmışsınız böyle yaşamaya; dışınızın içinde, içinizin dışında. Siz gerçekten yaratanla hiç konuşmuyorsunuz! Seslerin duaya dönüştüğü bir seyrü seferden haberiniz yok. Küçük itiraflarda bulunmuyorsunuz O’na. Günahlarınızı tutup getirmiyorsunuz huzuruna. Keskin, samimi ve yalan değil dilinize gelen, avuçlarınıza biriken dualar. Yalnız soğuk tekerlemeler ve otomatik formüller var dilinizde. O’ndan istemeyi bilmiyorsunuz. O’nu yaşamayı dillendiremiyorsunuz. Siz gerçekten kendinizle hiç konuşmuyorsunuz! İnsanın içine akıttığı cümleleri olması gerektiğini bilmiyorsunuz. Kulağa sığmayan sesin peşinde değilsiniz. Yüreğe giden yolu bilmiyorsunuz. İçinize işlemiyor içinizin sesi. Ruhunuzu temizleyecek kelimelere sahip değilsiniz. Siz kendinizden haberdar değilsiniz. Siz kendinizle hiç konuşmuyorsunuz! Şimdi, şu anda kitabın bu sayfasına, yazının bu cümlesine bakan insanlar, hiçbir şey duymadığınızın farkında mısınız? Siz gerçekten hiçbir şey duymuyorsunuz! Sadece yaşamak adına uyarıyor sizi sesler. Sadece kulağınızla algılıyorsunuz. İçinizin derinliklerine ulaşamıyor cümlelerin uçları. İçinize gitmiyor duyduklarınız. Siz gerçekten birbirinizi hiç duymuyorsunuz! Karşınızdakine bakmıyor kulaklarınızın gözleri. Kaçıyorsunuz insanların tehditkâr cümlelerinden. Duyduklarınızı kısırlaştırmış, anlamları alınmış ses kümeleri biçiminde tanımlıyorsunuz. Dokunma yeteneğine sahip hiçbir kelimeyi kabul etmiyorsunuz. Siz gerçekten dünyayı hiç duymuyorsunuz! Seslerin baştan çıkaran armonisine kapalısınız. Çocuklar nasıl ağlar, kadınlar nasıl güler pencerelerde, nasıl çalar bir kapının zili, nasıl geçer bir kırlangıç yanınızdan.. dinlemezsiniz. Âlemin şiirselliğine kapalıdır gönlünüzün kulakları. Siz gerçekten yaraları hiç duymuyorsunuz! Seslerin ilahi çekim gücüne hiç kapılmamışsınız. Sözler hiç nurlu konaklara götürmemiş sizi. Ağaçların tesbihini ve yüreklerin zikrini hiç işitmemişsiniz. Sessizliği hiç dinlememişsiniz. Siz gerçekten kendiniz hiç duymuyorsunuz! İçinizde kanat çırpan güvercini hatırlamıyorsunuz. İçinize yüklenen çağlayanı engelliyorsunuz. Kendinize soru sormuyor ve cevaplarını beklemiyorsunuz. Siz günü, geceyi ve tıkırdayan zamanı gönül ardı ediyorsunuz. Siz kendinizi hiç duymuyorsunuz! Şimdi, şu anda, kitabın bu sayfasında, yazının bu cümlesinde, ben sizlerle dilsizliği ve sağırlığı paylaşıyorum Sizin suskunluğunuz kadar suskun benim de dilim. Sizin sağırlığınız kadar sağır benim de kulaklarım. Sizin kadar duyuyorum dilsizliğimi. Sizin kadar söylüyorum sağırlığımı.
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.