Yüzlerce incelemesi yapılmış soluksuz bir kitap. Ben ise kitabı bitirince aklımda kalan düşüncelerin bir kaçını yakalamaya çalıştım.
Güzellik yargıları hep böyle yerle bir olmuştu da biz niye hala bu kadar maddeciyiz diye hayıflandım. Her seviyorum diyen sever mi? Her güzelin kalbi güzel midir? Çirkinlerin içleride dışları gibi kararmış mıdır? Onlar da sevemez mi? Bir çirkine sevmek yakışmaz mı? Bilmiyorum ama ben notre dame'in kamburuna sevmeyi çok yakıştırdım.
Bir, seviyorum diyerek hayatı sevdiğine zindan etme hakkını kendinde bulanlar vardır..
Bir, seviyorum kelimesine sadece ulaşmak istediği amaca ulaştıracak malzeme gözü ile bakanlar vardır..
Bir de sevdayı nimet bilip sevmeyi seven, karşılıksız sevenler vardır...
Bunları; insanın dış görünüşü, mevkisi, kim olduğu değiştirebilir mi?
Eğer saf, körpe, hep güzelliği ile ön planda olan ve hep güzeli hayal eden bir çingene kızı isek belki de bu gerçekleri kavrayamadan yitecek zavallı bir karakterizdir... Ne kadar iyi yürekli olursak olalım yazgı bizi darağacına götürebilir..