Gönderi

164 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 26 hours
GEÇ BİR ''UYANIŞ''
''Bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsın, arzun yerine geldiği için hayata lanet edersin. İşte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. Bastığımız yeri yoklayarak yürümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarına
İntibah
İntibahNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139.5k okunma
··1 quotes·
950 views
Yasemin okurunun profil resmi
Okuduğum (hatırladığım) bir kitabın yorumunu senden okumak çok keyifli oldu. Kitap üzerinde oldukça kafa yormuşsun belli ki emeğine sağlık. Yalnız Mehpeyker'inki şehveti aşk değil demişsin. Bana da öyle hissettirdi roman. Örneğin Abdullah Efendi'ye sen hiç aşık olmadın mı diye sorması, Ali Bey için bu kadar çaba harcaması vs. Ancak Namık Kemal bunun şehveti aşk olduğunu o kadar kereler vurgulamış ki (çünkü karakterde en ufak bir iyilik kırıntısı bulunmasını istemiyor anlaşılan). Üstüne basa basa bunu söylese de Mehpeyker'in duyguları yazarın anlatımını aşmış; Mehpeyker kötülük için kötülük yapan bir kadından ziyade aşkı için her şeyi yapan bir kadın karakter olmuş.
Fëanor okurunun profil resmi
Masumiyet öyle bir şeydir ki, insanı istemsizce kendine âşık eder; Mehpeyker başta Ali Bey'e olan duygularını kontrol edebiliyor fakat ''masumiyet'' onu çarpınca kontrolü kaybediyor. ''Biz romandaki karakterleri değil, romandaki karakterler bizi yönlendirir'' diyor George Steiner. Çok haklı, örneğin Dostoyevski Budala'daki Mışkin'in ne yapacağını kestiremez ve roman için birkaç son hazırlar, bunları taslaklarından görebiliyoruz. Romanlardaki karakterler canlıdır, hatta dünyadaki bazı insanlardan daha canlıdırlar; onların hem ruh hallerini, hem de yaşadıkları olayları görürüz. Yazarların da hayat felsefesini inceleriz. Ayrıca, senin de dediğin gibi, her ne kadar Namık Kemal Mehpeyker'i gömmek istese de, okuyucu onun şehevi bir aşkla değil, masum bir aşkla Ali Bey'e bağlandığını anlar. Yüz bulmayınca da bu aşk kirlenir. Bir diğer örnek de Ali Bey'e Namık Kemal'in ''akıllı'' demesi; ona hep aynı şeyi söyler fakat okuyucu Ali Bey'in pek de akıllı olmadığını anlar. Hatta romanda en çok Ali Bey'e değil, Mehpeyker'e sempati duyar. Namık Kemal romanın başlarında kendi yönlendirmiştir karakterleri fakat roman ilerledikçe kontrolü karakterler almıştır, çünkü onlar da bilinçlenmişlerdir; Namık Kemal'in karakterlerine söz geçirememesinin sebebi budur. Ben de en çok romanın yorumlanabilirliğini ve kıvrak yapısını beğendim; Ali Bey, Mehpeyker ve Dilâşub gibi her biri ''ikon'' olan karakterlerin macerasını okumak güzeldi, fakat şu da bir gerçek ki, bu roman 21. yüzyılda ya da 20. yüzyılın son çeyreğinde yazılsaydı pek de güzel olmazdı, çünkü eski romanları tekrar etmiş olurdu. Senin beğenmene çok sevindim. Zaman ayırıp, okuduğun için teşekkür ederim, var ol. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.