Gönderi
Uzak Kıyılar / Kristin Hannah
Uzak kıyıları okurken çok fazla kendimle iç hesaplaşma yaşadım. Kristin Hannah’ın okuduğum bu 2. Kitabı idi. Bir kitabını daha mayıs ayı listeme eklemiştim. Sıradan kadınları yazdığını söyleyen Hannah bana içimizden biri hissi verdi.
Kitap içeriği hakkında çok şey söylemek istemiyorum. Okuyup görülmeli nihayetinde. Akıcı ve basit bir dili olan, edebi yönü fena olmayan, ama güzel bir kurgu. Kitabın sonunda yazarla söyleşi kısmı var. Ve sonunda tartışma konuları başlığı açılmış. Yani sizde kendinizle bir söyleşi yapmaya itiliyorsunuz. Bu benim çok hoşuma gitti. Ben de bu tartışma konularını kendimle uzun uzun tartıştım. Bu sorulardan ikisi şöyle;
Soru: Neden kadınlar evlilikleri ve çocukları için bu kadar fedakarlıkta bulunurlar? Birçok şeyden gönüllü olarak vazgeçtikten sonra, kendimizi eksik hissetmemiz kimin hatası?
Cevap: Sanırım doğamızla ilgili. Dünya varoldu beri kadının içgüdüsel olarak verici olmaya kodlandığını düşünürüm hep.Kadın bir çok şeyden gönüllü olarak vazgeçmişse eğer bu birazda kadının hatası. Ben kendime çok kızdım bu konuda mesela. Evlendiğimden beri tutkularımdan, hobilerimden veya kendime bakmaktan beni eşim ya da çocuğum alıkoymadı her zaman. İsteseydim yapardım. Bunu gerçekten isteyip yapabildiğimde gördüm. Bazen ailemizin engel olması bahanesine sığınarak kolaya kaçabiliyoruz.
Soru: Özgürlüğün bir eş, bir anne için anlamı nedir?
Cevap: Özgürlük hem anne hem de bir eş olarak benim için, kendime günde bir kaç saat ayırabilmek demek sanırım.
Sizce özgürlük bir evlilikte ne demek?
·
118 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.