Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

592 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Almanya da 1934'ten 1945'e kadar devlet başkanlığı yapan, İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasına ve Holokost sırasında 17 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan, diktatör Adolf Hitler 20 Nisan 1889 tarihinde Avusturya'da doğdu. Bilinenin aksine kendisi Alman değil, bir Avusturya vatandaşıydı. Hitler in ailesi ve aile içinde ki ilişkileri çocukluğunda ve tüm yaşamında, üzerinde nasıl bir psikolojik etki yarattığına ilişkin, ayrıca büyük babasının biyolojik belirsizliği gibi durumlar nedeniyle, tarihçilerin ve soybilimcilerin her zaman ilgi odağında oldu. Başarısız bir eğitim hayatı geçiren Hitler in babası , gümrük memuruydu. Kendi gibi oğlunun da ısrarla memur olmasını istedi. Hitler’ se asla memur olup masa başında bir hayat yaşamayı istemedi. Okulda ise klasik derslere hiçbir zaman ilgi duymadı. Hitler resim yapmayı çok sevdi. Ressam olmak ise en büyük arzusu oldu. Babası ve annesi onun ressam olmasına, şiddetle karşı çıktı. 1903 yılında babasını kaybetti . Babasından annesine kalan emekli maaşı ile tutumlu bir hayat yaşadılar. Bu arada, Viyana da Güzel Sanatlar Akademisine kayıt olmak için girdiği sınavı kazanamadı. 1914’te Birinci Dünya Savaşı çıkınca, gönüllü olarak Bavyera ordusuna katılıp, Onbaşı oldu. 1907 yılında kanser olan annesini de kaybetti. Annesinin ölümü onu çok sarstı. Annesinin emekli maaşı ona kaldı. Yeterli olmayan bu gelir karşısında bir müddet daha resim yaparak geçimine destek sağladı. 1.Dünya Savaşını kaybeden ittifak devletleri için, itilaf devletleri Versay Antlaşmasını düzenledi. Almanya için ağır şartları içeren bu antlaşma ile. İtilaf devletleri savaşın bedelini Almanya ya ödettirmek istedi. Versay antlaşmas 2. Dünya savaşının da başlamasının nedenlerinden biri oldu. Antlaşma, faşist , ırkçı lideri Adolf Hitler'in ortaya çıkıp etkili olması zeminini hazırladı. Berlin'de aşırı sağcılar tarafından vurulan Dışişleri Bakanı Walter Rathenau o dönemin suikast kurbanlarından biri oldu. Liberal demokrat Bakan, Birinci Dünya Savaşı galiplerinin istediklerini yerine getirdiği için nefret edilen biriydi.. Hitler, Almanların aldığı büyük yenilginin ardından arkadaşlarıyla bir araya gelerek Alman İşçi Partisini kurdu ve başına geçti. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) taraftarlarına, komünistler ve sosyal demokratlar tarafından (1921)kısaca ‘Nazi’ ismi verildi. Hitler propagandasını yaparken kendilerinin , Marksist bir sosyalist olmadığını, Alman milliyetçisi olduğunu özellikle vurguladı. Almanya nın bu zor durumundan yararlanmayı iyi bildi. Orta ve alt kesimdeki insanlara ekonomik vaatler sunarken, bir taraftan da da ırkçılık duygularla Almanlara seslenerek , hareketlenmelerini sağladı. Bu kriz ortamında olumsuz etkilenen, umutsuz insanları etkiliyerek partisine geniş bir taban kazandırmayı başardı. Hitler, İtalya’nın faşist diktatörü Benito Mussolini’nin Roma Yürüyüşü’nü taklit ederek 8-9 Kasım 1923’te Münih’teki Bavyera hükümetini devirmeye yönelik Birahane Darbesi’ni düzenledi. Düzenli orduya karşı güçler oluşturmak ve meşru yönetimi yıkmak suçundan yargılanarak 1 Nisan 1924’te 5 yıl hapis cezası aldı. Ancak 20 Aralık 1924’te ‘suçsuz’ bulunarak serbest bırakıldı. Hitler hapisten çıktıktan sonra partisini toparlamaya çalışsa da uzun süre başarılı olamadı. Dünya çapında etkili olan 1929 yılındaki büyük ekonomik kriz ise ona istediği fırsatı verdi. Nazi partisi, 1930 seçimlerinde SPD’den (Sosyal Demokrat Parti) sonra ikinci sırayı elde etti. 1889’da Avusturya’da doğumlu Hitler, bu tarihte hâlen Alman vatandaşı değildi ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını bile koyamaması ihtimali vardı. 25 Şubat 1932’de Brunswick Devleti’nin Nazi olan İçişleri Bakanı, Hitler’i Berlin’deki Brunswick temsilciliğine Ataşe tayin ettiğini açıkladı. Alman vatandaşı olma hakkını böylece kazanmış oldu. Hitler kitap boyunca parlemontoyu eleştirir. Meclis ve milletvekilleri devlet için çalışmadıklarını, milletvekillerinin hangi partide çıkarları varsa, hemen o partiye transfer yaptıkları elbette çok haklı yerinde bir eleştiri. Yaşadığımız sözde demokrasi ile yönetilen ülkelerde de genellikle yaşanan bir durum değil mi zaten? Almanyanın yaşadığı bu bunalım dolu günlerinden ancak, ırkçılık anlayışına gereken önemin verilmesi ile aşılacağının propagandasını yapar. Nasıl bir mantıksa Alman ırkı kendi gücünü dünyada ispat edip, yayıldıkça, dünya barışının da ancak bu şekilde gerçekleşeceği düşüncesindedir. Ayrıca Yahudilerin ve Marksistlerinde yok edilmesinin gerekliliğini kendi faşist zihniyetine göre kitap buyunca anlatır. Birde şu var ki, parlementer sistem için yaptığı haklı eleştirileri okuyunca, kendisinin iktidara geldiğinde çok adil ve demokrat bir yönetim sergilediği zannedilmemeli. Hitler, İlk zamanlarda siyasete ve partileşmeye uzak durur. Daha sonra düşüncelerini uygulamak için başka bir yol olmadığını anlayınca , siyasete ve parti kurma olayına ilgi duyar. Eleştirdiği her şeyi kat be kat daha fazlasını partisinde kendi yaşar ve yaşatır. Parti üyelerinin sınırlı sayıda olmasına dikkat eder. Neden? Çünkü parti üyesi çok olursa, görüşlerde çoğalabilir. Üyeler az fakat desteğin çok olması onun hedefidir. Partileşme çalışmalarını arkadaşlar ve yakınları ile birlikte yürütür. Tam itaat şart önemli olan çok üye değil. Sorgusuz sualsiz halkın yoğun desteğidir. Sendikalaşmaya da karşı. Emekten ve ezilenden yana değil. Onun için önemli olan devletin gücü, Alman ırkının güçlenip sınırlarını genişletmesi Güçlü iktidar, güçlü yönetim, güçlü devlet. Sendikaların talepleri devletin duruşunu etkilemeyecek şekilde olmalı. İşveren ve işçiler devletin varlığına zarar vermeden, yani grev olayı yaşanmadan fedakarlıklarla çözümlenmeli. Tabiiki en büyük fedakarlıklar nedense hep işçilere düşer. Hitlerin sınıfsal bir bakış açısı yok. Var olan sistemin güçlü ve etkili bir biçimde devamından başka istediği yeni bir şey olmamış. Ne kadar kendisinin var olan partilerden farklı Almanya için büyük yenilikler getireceğini söyleyerek, iktidara gelmiş de olsa, farklı ve halktan, ezilenden yana yaptığı en ufak bir şey olmadığı gibi hep karşısında olmuştur. Evet farklı oluşu onun emeğe saygısızlığı, kişisel hak ve özgürlükleri yok sayması. Basına uyguladığı sansür, cinsiyet ayrımcılığı, üstün ırk diye kafayı yemesi, Irkcılığı, aydınlara yaptığı baskılar, İnsan kayırma ve yozlaşma, Çok eleştirdiği seçim sistemlerinde kendisinin de hileli seçimler yapması. Kısaca faşist diktatör oluşudur farklılığı. Ezen sınıfın yanında emeğin karşısına bir diktatörden başkası değil. Katlettiği Yahudiler, Çingeneler ve kötü ırk diye dışladığı engelliler ve kendi anlayışının dışında kalan cinsel kimlikler. Marksizm ve Leninizmin yeni bir şey söylemediğini, söylemesi ise oldukça komik. Kapitalizme, emperyalizme karşı olan sosyalistlerin emeğin iktıdarı için mücadele ettiklerini bildiği halde kitlelerin önünde onları küçük düşürmek için söylediği sözlerde bir o kadar gerçekleri çarpıtma özelliği. Adolf Hitler, 21 Mart 1933’te oyların yüzde 44 ünü alarak göreve başladıktan 2 gün sonra, Almanya’da parlamenter demokrasiye son verdi. Ülkede seçim düzenlenmeyecekti. Parlamentoya kimin gireceğine ise Naziler karar verecekti. Seçimlerden önce 81 komünist parlementerde göz altına alındı. Adolf Hitler iktidardayken Almanya'nın çekimser politrikası sona erdi. Yasak olmasına rağmen Nasyonel sosyalistler silahlanmaya, İtalya ve İspanya'daki faşist hükümetlerle müttefiklik ilişkisi kurdu. 1934'te, Şansölyelik ve Cumhurbaşkanlığı makamlarının birleştirilmesi hakkında Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg'un ölümünden on yedi gün sonra referandum düzenlendi. Nazi Partisi referandum ile, Adolf Hitler'in tüm siyasi güçleri tek elde toplamasını hedefledi. Baskı altında gerçekleşen Referandum sonucu Hitler Almanya'nın Devlet Başkanı oldu. Cumhurbaşkanlığı yetkileri de artık Hitlerdeydi. Nazi kamplarını muhaliflerine bir baskı aracı olarak kullandı, Naziler önceleri sadece Komünist ve Sosyalistleri hapsederken, 1935 yıllarında, başta Yahudiler olmak üzere, ırkı nedeniyle ya da biyolojik açıdan yaşamalarını istemediği insanları da hapsetmeye başladı. II. Dünya Savaşı sırasında, bu kampların amacı sadece hapis olmaktan çıkıp, zorunlu çalıştırmayı ve katliamı dönüştürdü. İşgali altındaki Avrupa'da insanlarıda kendi güçlerine karşı geldikleri ve ikinci sınıf gördüğü insanları ya da siyasi olarak karşısında olduğu özellikle Marksistleri tutukladı. Alman egemenliğine direnenleri de zorunlu çalıştırma ya da öldürmek için toplama kamplarına gönderdi. Savaş, kamp sayısında ve mahkûm sayısında büyük bir artışa neden oldu. Nazi Almanya'sının ırkçı diktatörü Adolf Hitler İkinci Dünya Savaşı yenilgisi sonucunda Sovyet askerlerine yakalanma korkusu içinde kalınca, eşi Eva Braun'la birlikte intihar etti.
Kavgam
KavgamAdolf Hitler · Panama Yayıncılık · 201610,7bin okunma
·
202 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.