Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

314 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
"Ben kitabımı yaptığım kadar da kitabım beni yaptı"
Montaigne'nin Deneme'leri, belki de en çok okunan ve tavsiye edilen deneme türündeki edebi yapıttır. Montaigne, deneme türünün babası sayılan ve bu eseri dışında bilinen pek bir çalışması olmayan, Rönesans döneminin Fransasında yaşamış bir düşünürdür. 'Denemeler' neden okunmalı sorusuna bir sürü örnek verilebilir, ancak bir kaç yorumda bulunmakla yetineceğim. Her okurun, okuduktan sonra aynı fikirde olmayacağı muhakkaktır. Bu böyledir zaten; Montaigne'in de dediği gibi, hepimizin aynı fikirde olmasına gerek yok. Bana bir şeyler kazandıran bir eser başkasına da bir şeyler katabilir diye bir kaide yok. Yine de "kendi çamurumu başkalarında görerek" bir kaç şey gevelemek arzusundayım. Başta şunu belirtmeliyim ki eser, yazıldığı dönem itibariyle bir adım önde. Rönesans dönemine ufak da olsa bir hayranlığı olmayan yoktur zannımca. Dönemin Osmanlı Sultan'ları da bu esere dahil edilmiş, çok daha öncesinden: Cicero, Sokrates, Epiklodames'ten Ceaser'e kadar ve okurken henüz tanımadığım bir sürü devlet adamı ve filozof'tan alıntılara ve hikayelere de yer verilmiş. Denemeler dönemine göre, türü bakımından çok orjinal bir yapıt, bir eserdir. Nitekim kendini serbest düşüncenin deney tahtası haline getiren ilk adam Montaigne'dir. Denemeler'in yazıldığı yirmi yıl içinde (1572'den 1591'e, yani ölümüne kadar) kendini kitabına, kitabını kendine göre uyarlamakla meşguldür. "Ben kitabımı yaptığım kadar da kitabım beni yaptı" der. Ayrıca Montaigne burada ünlenmek isteyen, bir şey ispatlamak peşinde koşan birisi de değil, daha çok ailesine bir eser bırakmak niyetinde kendi halinde kavrulan birisidir. Kitabında hep "ben" odaklıdır. Bu böyledir diyenlerden değil, bu böyledir bence diyenlerden. Dili çok sade ve anlaşılırdır. Cümleleri yukarıda da bahsettiğim gibi filozof ve devlet adamlarından çokça alıntı içerir. Ona göre devrimler kaos yaratır; illa yaşanacaksa da bunun uzun bir döneme yayılarak sindirilmesi gerekir. Keskin bir gözlem yeteneği olduğu, daha ilk sayfalardan itibaren kendini belli ediyor: Okurken hep "değil mi ya", "aa, benim de aklıma gelmişti" dedirtebilir. Zaten okurken gerçekten keyif aldığım bir eserdi. Montaigne'in yazmak için harcadığı her bir yıla ben bir gün vererek, yavaş yavaş, sindirerek bitirmek istedim. Zaten öyle, hemen okuyayım da bitsin kitaplarından değil. Her konusu kendi başına bir sürü düşünce barındırıyor. İkinci veya daha çok kez kitabı okuyanların, her defasında farklı farklı anlamlar kazandıklarından bahsettiklerini gördüm. Ben de bir daha ne zaman okurum, o zaman ne demek istediklerini anlarım herhalde. Şimdilik bana kazandırdığı anlamlara gelirsek tekrar; anlamlardan çok insanı düşüncelere sevk ettirmesi, yani bu böyleyse şu şöyledirden çok, bu böyleyse, şu neden öyle değilin üzerinde ısrarla duran: "Her şey, her zaman göründüğü gibi değildir" anlamına getiren Montaigne, burada, bir insana bir şey öğretmek değil, hiçbir şeyin net olmadığını, her şeyin sorgulanabilir olduğunu göstermek istemesidir. Montaigne'i tam benimsediğinizde, ona ne çok benzediğinizi ne de çok farklı olduğunuzu fark edersiniz. Kişilik itibari ile farklı görünse de başlarda, düşünce itibariyle çağırdığı zeminde hepimiz aynıyızdır aslında. Hiçbir farklılığımızın olmadığı gibi hiçbir benzerleğimiz de yoktur. Tüm kavgaların ve anlaşmazlıkların ana sebebi de budur. Bana doğru gelen sana yanlış, sana doğru gelen bana yanlış gelebilir. Kimse kimseyle aynı fikirde olmak zorunda değildir. Bu bir dezavantaj değildir ona göre; doğru kullanımda insanlık adına bir ilerleme gücüdür: Tersinde yıkıma neden olabileceği gibi... Keyifli okumalar!
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,6bin okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.