Gönderi

"Kutsal İnsan" [İnsân-ı Kâmil] katı bir biçimde sabit bir zihne sahip değildir. O, diğer insanların zihinlerini kendi zihni kılandır. (O der ki) "Ben hayra hayr muamelesi yaparım. Ama şerre de hayr muâmelesi yaparım. (Böyle bir tutum takınmamın) sebebi Fazilet'in (yani Tabiat'taki her şeyin) mahzâ hayr olmasıdır. Dürüst de dürüst muamelesi yaparım. Fakat dürüst olmayanlara bile dürüst muamelesi yaparım. (Böyle bir tutum takınmamın) sebebi Fazilet'in (yani Tabiat'taki her şeyin) dürüst olmasıdır. Şu halde, bu alemde yaşarken, "kutsal insan" [İnsân-ı Kâmil] esnek bir tavrı muhafaza eder, ve kendi zihnini de her şeye karşı "karmaşalaştırır". Sıradan insanlar [avam] ise (eşyâ arasındaki farkları teşhis edebilmek için) gözlerini ve kulaklarını zorlarlar. "Kutsal insan" ise, tersine, her konuda küçük bir çocuk tavrı takınır.
Sayfa 196 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.