İnsan kendisiyle aynı acıları yaşayan kalpleri istem dışı seçer , adeta mıknatıs gibi çeker. Babasız büyüyen iki kişi
Miraç ve Zümra
Miraç sevgi eksikliğini , karşısına çıkan Zümra'yı çok severek doldurmaya çalışsa da zümranın hiçbirşeyle mutlu olamaması , güzel seven adamı değil de ona acı çektiren başka bir insanı tercih etmesi ...
Güzel seven adamın sevgisinin hiç bir şekilde Zümra’nın acılarını yaralarını saramaması ...
"Bazen yaralarımız izin vermez mutlu olmamıza "
Kitabın ilk 63 sayfasında karşılıksız bir aşkın hissettirdikleri ve vazgeçiş aşaması anlatılmış. Miraç'ın Zümra' ya duyduğu imkansız aşk öylesine derinlemesine öylesine uçlarda anlatılmış ki , varmı böyle seven dedim kendi kendime yazarın kendini övdüğünü düşünmedim değil
O "63 sayfalık "bölüm pek tatmin edici değildi açıkçası masal gibi çok yavan ve düz bir dille anlatılmış.Sonraki bölümlerde yarımşar sayfalık düz yazılar mevcut daha çok iç dünyanıza insanlarla olan ilişkilere yönelik konularda.
Edebi yönü ağır basan bir kitap olmasa da ama yazarın yaşını göz önünde bulundurursak başarısız olduğunu da düşünmüyorum , insan ilişkilerine dair Aşk'a dair düşünceleri altı kırmızı kalemle çizilecek nitelikte,
Aşk’ı enlerde yaşayanlar okuyun derim,
Kısa sürede bitirilebilir.
Bu kitabı ilk gördüğümde "İbrahim Sadri'nin "on yedi yaşımsın "diye bir şiiri vardı ordan yola çıkarak aldım.
Lakin hiç beklediğim gibi değildi. Emeğe saygım sonsuz ama benlik bir kitap değildi.Liseli gençlere göre sankiBuram buram "Aşk"
Ve çokça duyduğum klişe hayat dersleri