Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

330 syf.
·
Puan vermedi
Emekli olmuş bir mühendisin Karadeniz’in bir sahil kasabasına yerleşmiş hayatından kesitler sıralanmış. Livaneli ‘ nin kurgusunu artık çok iyi tanıyorum diyebilirim. 6. Kitabı olabilir bu. Yalın anlatımı, yine her kesimin yüreğine dokunan hikayelerle bitireceğine eminim. Mühendis Ahmet’in kimseye bahsetmediği ikiz kardeşi Mehmet vardır. Kendisi yalnız yaşamaktadır. Ancak ilginç bir ev yaşantısı bulunmaktadır. Evi satın aldığında ilk sahibinin kendi çapında bir yazar olduğu için evin her yerini kitaplığa çevirmiş Bu nedenle Ahmet için de çok sorun olmamıştır çünkü kendisi de kitaplardan bir dünya kurmuştur rafları kendine göre dizayn etmiştir kitaplarını koyduğu her alana bir oda ismi vermiştir.Örneğin kıskançlık odası, cinayet odası gibi. İlginç huyları olan bir adamdır evine sadece o kasabada yaşayan hatice hanım ve oğlu girmiştir hatice hanım çok konuşmasına rağmen onun hiç bir şey anlamayan oğluna da İngilizce dersi vermeyi kabul etmiştir.Bunun sebebi evinin bütün işlerini kendi düzenine göre yapan başka birini bulamayacagıdır. Bir sabah uyandığımda yine hatice hanımın anlattığı olayla güne başlamıştır. Komşuları olan Ali ve Arzu çiftinden Arzu’nun dün gece öldürüldüğü haberini almıştır.O kasabaya sonradan gelen sanatsever resim galerisi olan bir adamdır Ali. Öğretim görevlisi olarak görev yaptığı zamanlarda arzu öğrencisi iken ona aşık olmuş eşiyle boşanıp onunla evlenip bu kasabaya emekli hayatını yaşamaya gelmiştir. Arzu alımlı kahkahalarıyla her yerde Dikkat çeken güzel bir kadındır. Yine Ali’nin dün gece olan resim sergisini partisinden sonra herkes dağılıp evlerine gittikten sonra olay yaşanmıştır.Olay soruşturması yavaş yavaş yapılmaya başlanıyor. Ahmet’te kendini sorguya çekileceğini illaki düşünüyor. Arzu zaman zaman onun evine gelir birkaç saat zaman geçirir ve giderdi Ahmet de yaptığı sohbetlerdan çok memnun kalırdı Ali de bunu bilirdi ve yanlış anlamazdı. Olayı soruşturması başladıktan sonra bir gün kapının zili çalar Ahmet ise içerden kapıyı açmak istemez Ahmet’in bir de köpeği vardır onunla hal diliyle anlaştığı.Sonra kapıyı açmaya karar verdiğinde Karşısında genç bir kadın görür. Kadın kendini gazeteci olarak tanıttıktan sonra Onunla bu cinayet hakkında konuşmak istediğini söyler. Ahmet öncelikle istemez ancak daha sonradan bununla ilgili konuşmak için evine davet eder. Kadınla konuşmaya başladıktan sonra ona olan hayranlığını içindeki düşüncelerine anlatmaya başlar.Olay hakkında garip huylarını kadına da yansıtarak anlatır örnek veriyorum bir kurgu anlatır Ali’nin evindeki çocuk bakıcısının bu işi yapmış olabileceğini düşünür ve bunu gerçek gibi anlatır bunun kurgu olduğunu da en sonda söyler.Bu duruma oldukça sinirlenen kadın çıkıp oradan gitmek ister ve her seferinde Ahmet’in yeni bir şey anlatmaya çalışan çabasını ona yansıttığı gördükçe tekrar kalmaya karar verir. Ahmet’in hayat tecrübesi kadının her hareketinden bir şey çıkarmaya yetiyor. Her hareketini anlamlandırabiliyor. Kadının evde olmadığı zamanlardan birinde soruşturma kapsamında gözaltına da alınır Ahmet .İfadesini verdikten sonra bir süre gözaltında tutulduktan sonra evine gelir. Ahmet’ten ilginç hikayeler alabileceğini düşünen kadın yine Ahmet’in evine gelir ve onunla konuşmaya çalışır Ahmet de bir gün ona yeme ğe kalması şartıyla bir çok şey anlatabileceğini söyler.Kardeşi Mehmet’in hikayesini hiçbir zaman anlatmayacağını iletiyor. Bu durum kadında daha da merak uyandırıyor. Ali ve arzunun çocuğunun bakıcısının soruşturması hala sürmektedir onun üzerindeki şüpheler devam etmektedir. Şimdi Mehmet’in hikayesine geçiyorlar.Mehmet’in hikayesi çok uzun bir hikaye.Ahmet çok küçükken annesi babası Mehmet ve o bir trafik kazası geçiriyorlar ve annesini babasını kaybediyor .anneannesi ve dedesi ile yaşamaya başlıyorlar.Annesi oğullarının mühendis olmasını çok istediği için Onlar da mühendislik fakültesine kazanıyorlar.Ahmet inşaat mühendisliğine Mehmet ise elektrik mühendisliğine gidiyor.Ananesinin vasiyeti üzerine Mehmet’e her daim göz kulak olma görevi üstleniyor Ahmet’e.Çünkü her zaman Ahmet daha olgun Mehmet daha yaramaz , söz dinlemez bir çocuk olmuştur.Bu hikayeyi anlatırken her gün Ahmet gazeteci kızı yanında tutmak için akşam saatlerinde onu uyutana kadar anlatır.Her gün bugünlük bu kadar yeter diyerek onu uyutup ertesi günü hikayeyi bırakır. Rusya’dan Ahmet’e bir gün bir teklif gelir bir inşaat firmasından.Oraya iş yapmaya gider. Şartlar çok tatmin edicidir oradaki bütün işçiler ve çalışanlar paralarının yüzde seksenini evlerine göndermektedir. Hatta orada yaşayanlar bazı ailelerin kızlarıyla geçici evlilikler de yapmışlardır. Zaman geçtikçe Mehmet’in yapabileceği bir iş için şirketteki yöneticilerinden izin alıp Mehmet’i yanına almaya karar verir. Mehmet de Ahmet’in yanına iş yapmaya gelir. İngilizceleri vardır ancak Rusçaları olmadığı için herkesle anlaşamazlar. Bunun için şirketin sağladığın Ludmila isimli bir rus kadın ile iletişim kurmaktadırlar. Mehmet bir gün seyyar satıcıların olduğu yere gidip Hayatında gördüğüm en güzel kadına denk gelir.O kadar başdöndürücü bir güzelliği vardır ki gözlerini ondan alamaz. Hiçbiryerde hiçbir surette bu güzelliği görülmemiştir. Elleri titreyerek o tezgahtan aldığı ürünleri alıp iş yerine gider. Sonra hemen çareler düşünmeye başlar onunla nasıl iletişim kurabileceğini. Ludmila’yı bulur Ve ona para vererek yalvara ya kara onu da alıp orada kızı bulmaya giderler. Herkese sorarlar ancak kız o gün oraya gelmemiştir. İsminin ne olduğunu dahi kimse bilmemektedir. Her gün gidip kızı orada ararken bir gün Oksana isimli bir kız onun kardeşi olduğunu söyler ve o kızın adını Olga olduğunu söyler.Onun yaşadığı yere götürür. Mehmet heyecandan ne yapacağını bilemez. Bu aşk onu derbeder hale sokmuştur. Yazar bunları o kadar güzel anlatmış ki gerçekten Olga’ya olan aşkını İliklerinize kadar hissettiriyor. Emekli bir subayın kızı olarak bu evde yaşamaktadır.Kapıyı Olga açar Ve ilk günkü gibi gözlerine Olga’nın güzelliğinden alamaz.Babasının çok hasta olduğunu öğreniyorlar. Bir süre sonra Olga ile kurduğu iletişimle Ahmet Mehmet Ludmila ve Olga tanışmış ve paylaşımlar yapmaya başlamıştır. Bir gün beraber otelin lobisinde içtikten sonra orada kalmaya karar veriyorlar. Ve Mehmet ile Olga odaya çıkıyor. Ludmila ve Ahmet’te ayrı odalarda yatıyor. Mehmet Ludmila’yı arayıp Olga‘nın ağladığını söylüyor. Ludmila odaya gittiğinde ellerini yüzüne koymuş hüngür hüngür ağladığını görüyor. Tercüme ettiğinde ise hazır olmadığını söylüyor. Daha sonra Okan’ın babası ölüyor. Babasının ölümünden sonra o lojmanlarda kalamayacaklarını bildiği için Olga’yı ve Oksana’yı alıp İstanbul’a gitmeye karar veriyor. Bir gün kalmalı olarak ayarladıkları yere uçakla gitmeye çalışırken havaalanında yapılan aramalarda Mehmet’i yaka paça alıp götürüyorlar. Mehmet bir yanlışlık olduğunu düşünüp geri döneceğini zannederken hem dayak yiyor hem de bilmediği uçak yolculuğunda bilmediği bir yere geliyor. Aklında fikrinde hep Olga vardır. Onu götürdükleri yerde tek başına bir yerde yaşamaya mahkum ediyorlar. Burada yaşadıklarını da kitabı okurken film izlemiş gibi oluyorsunuz. Gerçekten yaşadıklarını İliklerime kadar hissettim. Kemikleri tutul ana kadar yattı sedir günleri ,ayları hesaplayanmaması ,aklında sürekli Olga olması ,Hatta parmağını yaralayıp kanıyla duvara Olga yazması ,bir süre sonra Neden oraya düştüğünü dahi sorgulayamaması.Aradan geçen uzun zaman sonra bir kişi giriyor onun kaldığı yere. Şaşırıyor ,bakıyor ,Bir insan dahi görmek Şaşırtıcı olduğu için uzun süre gelen kişiye bakıyor. Daha sonra onun oraya amerikalı bir araştırmacı gazeteci olarak tutuklanarak gönderildiğini öğreniyor. Ertesi gün ona bütün hikayesini anlatıyor duygu içinde anlatırken yaşadığı umudu yine iliklerime kadar hissettim.O kadar güzel bir umutla bekliyor ki gidene kadar söz mü beni buradan kurtaracak mısın diye gazeteciye soruyor. Gazeteci de söz veriyor ve bir gün gazeteci oradan çıkıyor. Aradan biraz zaman geçtikten sonra oraya onu kurtarmaya birisi geliyor. Bir Türk. Oradan çıkarıp ona olan biten her şeyi anlatıyor. 1.5 yıldır yanlışlıkla orada tutulduğunu öğreniyor.Büyük bir şaşkınlık içinde ne yapacağını bilemiyor nasıl bir yanlışlık olduğu ise şöyle ortaya çıkıyor. Rusya işgal planlayan örgütlerdan birinin liderine isim ve görüntü benzerliği ile tutuklanıyor. Muhammet arslan. Bunun için tutuklandığını inanamıyor uzun süre. Kendini çok kötü hissediyor. Aklında hep Olga’ya kavuşmak hala var. Gidip bir an önce Olga’ya kavuşmak istiyor.Bu arada Ahmet de uzun süre aradıktan sonra Bulamayınca aylar sonra Türkiye’ye dönüyor. Mehmet dönüş yolundaken onu almaya gelen konsolosluk çalışanından onu bir kadının ihbar ettiğini öğreniyor.Kadın da Lyudmiladır. Yaşadığı tramva oldukça ağırdır. Neden böyle bir şey yapmış olabileceğini düşünmekten kafayı yemektedir. Döndükten sonra Her yerde Olga’yı aramıştır. Gören bilen ve ondan haber alan hiç kimse olmamıştır. Ludmila’ya olan öfkesini Olga’yı Sadece onun aracılığıyla bulabilme ihtimali bastırmıştır. Olga’yı ararken kaldığı Otelde her gün içip uyumaktadır .aradan geçen zamandan sonra bir gün Ludmila’nın adresini bulur.Adrese giderken heyecanla gitmektedir. Kapının zilini çaldıktan sonra kenara çekilir. Ludmila’nın kapıyı açmasını bekler. Kapıyı açtıktan sonra elleriyle Ludmila’nın ağzını kapatır Ve içeri geçtikten sonra ona Ağzını kapatmış halde hesap sormaya başlar. Hızını alamadqn ona bir tokat atar Ve Olga’nın yerini sorar. Ludmila kendine geldikten sonra ona Olga’nın yerini hiçbir zaman söylemeyeceğini söyler. Mehmet ile büyük bir hesaplaşma yaşarlar burada.Ludmila onu neden ihbar ettiğini anlatır. Mehmet duydukları karşısında kendini felakete uğramış gibi hisseder. Nasıl böyle bir şeye kurban gittiğini düşünür. Ludmila Olga’ya deli gibi aşık olmuştur ve o zamana kadar bir kadına aşık olabileceğini tahmin etmemiştir.İstanbul’a götüreceğini duyunca çılgına döndüğünü anlatır. Olga’nın yerini söylemesi için onu boğmaya kalkar. Mehmet ellerini Ludmila’nın boğazına dayamış Olga’nın yerini hararetle sormaktadır. Olgayı hiçbir şekilde götüremeyeceğini anlatmaya çalışıyor Mehmet’e. O zaman da ona söylemediği şeyler olduğunu itiraf ediyor. Olga’nın ruhsal bir hastalığı bulunmaktadır. Bazen kendini hayal aleminde zannetmektedir. Bu hastalık ilerlemiştir ve Ludmila onu akıl hastanesine yatırcağını söylemektedir. Boğazını sıkma esnasında Olga gelir ve hiçbir şey yapmadan Mehmet’in yanına bile gitmeden hayal aleminde yaşayan bir ruh gibi Lıdmila’nın yanına gidip Onun saçlarını okşayarak Onu sevmeye başlar. Gördükleri karşısında hayrete ve şaşkınlığı uğrayan Mehmet ise şok olarak oradan ayrılır ve şaşkınlık içinde otele döner. Kız her gün uyuyakalır ve Ahmet’in anlattığı kardeşinin hikayesini ertesi gün devam ettirir. Çok dikkatini çeken bir hikaye olduğu için her gün de orada kalmaya devam etti.Bu arada Arzu’nun soruşturması devam etmektedir. Ahmet bahçede köpeğinin kulübesinin yanında bir kolye bulur Arzu’nun cinayet sonrası fotoğraflarında kolyenin olmadığını ölmeden önceki gece de kolyenin üzerinde olduğu detayını öğrenir. Bunun için detaylı bir araştırma yapıp savcılığa tekrar gider savcıyla konuşur.Sonra yanlış tahmin Yaptığını söyleyip oradan ayrılır. Bu arada Ahmet’in kendisinin icat ettiği sevgilisini bir koltuğa bulunmaktadır. Bu arada Ahmet’in kimseyi kendine dokundurmama hastalığı vardır. Hikayenin sonunda kız uyuya kalmıştır Ahmet ise o gece elinde olmayan bir nedenle kızın yanına gider ve yanına sokulur.Aslında aşk gibi duyguları hissetmediği için ona duyduğu şeyin ne olduğunu bilmemektedir. Ancak onun saçlarının kokusunu içine çekmenin ona iyi geldiğini bilmektedir. Hatta kız rüya görür gibi dudakların uzatıp onu öpmüştür. Bu öpücükten hiçte rahatsız olmamıştır. O gece kendi ile konuşan Ahmet oradan kalkıp gidip sevgilinin kollarına kendini atmıştır ve intihar etmiştir. Bundan sonrasında okuduklarım beni dehşete düşürmüştür. Çünkü hiç tahmin etmediğim bir sonla karşılaştım. Tüylerim diken diken okudum. Tek harf atlamadan okudum. Birkaç kez tekrar ettiğim satırlar oldu. Böyle muhteşem bir son ve hiç beklenmedik bir son tam olarak Livaneli’ye yakışır bir roman olduğunun kanıtıydı.Bu sonu buraya yazmıyorum ama benim unutamayacağım roman sonuçlarından biriydi. Arzuyu öldüren kişinin kim olduğu da çok ilginizi çekecek. Teşekkürler Livaneli.. *Zaten İnsanın kaderini bilmesinden daha korkunç ne olabilir? *Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı yaşam da olmazdı. İnsan Unutmadan hayatını sürdüremez. *Aşk dendiğinde sanki küçülüyordu her şey. *Dünyanın en tehlikeli duygusu aşktır. İnsanı felakete sürükler. *İnsanın en kötü yalanı kendisine karşı olanıdır. *İnsan kendisine Kurallar koyulan bir hayvan gibi her duruma alışıyor. *Okuyan insan dünyanın aklına yaslar sırtını. *Fazla bilmek mutsuzluk getiriyor. Ne mutlu cehaletin koruyucu rahmi içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara. *Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105,2bin okunma
·
401 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.