Gönderi

gözlerindeki ağrıya güvenerek uzanmıştım parmaklarına. "sözcükler çok cılız bir terazidir yüreğin yükünü tartmada." demiştin; "gücenik elbette tanır güceniği, canına yapışmış durgunluktan." bir şeyin parçalarını bir araya getirmek ister gibi dönmüştün yeniden camlara. gece daha mı kolaydı, daha mı zor, seçemez olmuştum. "her duyguyu dile getirmek gerekmiyor biliyor musun? nasıl her duyguya isim koymak gerekmiyorsa." alnındaki bulutları öperek çekilmiştim kıyılarıma. bunu elbette en iyi ben bilirdim; adını koyduğu her şeye yenilen ben. gecenin verdiğini sabaha teslim ederek inmiştik trenden. senin aklında, benim gövdemde bir karıncalanma, geldiğimiz yol kadar uzun bir suskunlukla bakmıştık denize, bir imkânsızlığı ezber eder gibi. sen yitirdiğini arıyordun, ben koruduğumu koyacak yer bulamıyordum.
·
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.