Gönderi

Ümmetin seçkinlerinden, dinî işlerde şiddet ve inayetleri olanlara «zühdâd ve ubbad- zühd ve kulluk gösterenler» isimleri verildi ve böylece avamdan ayrılmaları sağlandı. Daha sonra, bir takım bid’atler ve uydurmalar doğup fırkalar arasında ayrılıklar meydana çıkınca, her fırka kendi havassına (seçkinlerine) «zahid» ve «abid» dedi. «Fırka-i nâciye- Kurtuluş Fırkası»ndan olan Ehl-i Sünnet bağlılarından, kalplerini gaflet yollarından koruyan, nefslerini Allah ile hıfz edip murakabe edenlerin bu vasıflarına «tasavvuf» ve kendilerine de «sûfî» denilerek, bununla diğerlerinden ayrıldılar.
··
14 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.