Yeni bir yazar keşfetmenin mutluluğu içindeyim. Çok bilinmeyen unutulmaya yüz tutmuş Selçuk Baran, gerçekten okunmayı hak ediyor. Neden az okunduğunu anlamış değilim. Oğuz Atay gibi o da döneminde okunmuyor. Bu durumu şu sözleriyle dile getiriyor:
"Yazı yazmayı son iki yıldır bıraktım. Nedeni de, Türk okuyucusuna bir türlü ulaşamam, bu yüzden de okunamamam.( ...) Demek ki ben okuruma yakın olmayı beceremedim, bu yüzden çekilmeye yöneldim.Gerçi insan başkaları için değil, kendisi için yazar."
Maalesef ki Selçuk Baran, günümüzde de okunmuyor. Elimden geldiğince onu ve eserlerini burada tanıtmaya çalışacağım.
Bir Solgun Adam'da, emekli bankacı Mehmet Taşcı'nın işini ve ailesini bırakıp bir çatı evinde yalnız başına yaşaması anlatılıyor. Mehmet Taşcı'nın başından geçen olayları hem günlüğünden okuyoruz hem de 3.tekil kişi anlatımıyla ona dışardan bakıyoruz . Bu anlatım, benim çok hoşuma gitti. Aylak ve tutunamayan bir karakter olan Mehmet Taşçı, aslında hayatı, insanları seviyor. Tam bir tutunamayan değil. Daha çok aylaklık var. Altını çizdiğim çok cümle oldu ve beni çok dinlendiren bir okuma oldu. Hani bazen her şeyi bırakıp gitmek isteriz. Farklı hayatlar, farklı insanlar ve farklı yerler görmek isteriz.İşte tüm bunları Mehmet Taşçı yapıyor. Her satırda onun yalnızlığını okuyoruz:
"Yorgunum...Yalnızım...Ya da bilmediğim bir hastalığa yakalandım."
Kitaplara tutunanlardan :
"Kimsem yok...Hiçbir şeyim yok, kitap raflarında duran üç beş tozlu kitaptan başka."
Yavaş yavaş akan ve dinleneceğiniz Bir Solgun Adam'a lütfen şans verin. Umarım Selçuk Baran edebiyatımızda hak ettiği yere gelir.