(...) Kemalistlerin bu tavrı müminlerinkilerle büyük benzerlik göstermektedir. Dinler halk katında genellikle ritüellere, sembollere, işaretlere, kerametlere indirgenir. Bu tür şeyler açısından Kemalistlerle sıradan Müslümanlar veya Hristiyanlar arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Bazı Müslümanların koyunun kürkünde, arının peteğinde, karpuzun çekirdeğinde "Allah", "Muhammed" yazılarını arayışı gibi, bazı Kemalistler de dağların gölgesinde Atatürk'ün siluetini, kaya parçalarında Atatürk'ün suretini aramaktadır. Bazı Müslümanların türbelere koşup kişilerden medet umması gibi, bazı Kemalistler de Anıtkabir'e koşup "kötü"lere karşı "yüce" liderden yardım istemekte veya kötüleri ve kötülükleri "ulu" öndere şikayet etmektedir. Bazı Müslümanlar depremi ahlakın bozulmasına bağlarken, kimi Kemalistler deprem tahribatının sebebini Atatürk'ün dediklerinin harfiyen yapılmamasında bulmaktadır. Bazı Müslümanlar depremde minarenin ayakta kalmasını Allah'ın hikmetine bağlarken, bazı Kemalistler depremde yıkılan evin tek sağlam duvarında iki çivisinin teki üzerinde sallanan Atatürk resminde keramet keşfetmektedir. Bazı Müslümanlar peygamberin sakalı için öpme törenleri düzenlerken bazı Kemalistler Atatürk'ün giysilerini seyrederek kendinden geçmektedir. Peygambere methiyeler dizen ve övgüler yapan metinler yazıldığı gibi, Atatürk için aynı şeyi yapan metinler de yazılmıştır. Müslümanlar Kur'an'a devamlı atıf yaparken, kimi Kemalistler Nutuk'u bir kutsal kitap seviyesinde görmekte ve Topkapı'da 24 saat Kur'an okunmasına benzer şekilde 24 saat Nutuk okutulmasını istemektedir.
Hayat tuhaf yönlere de sahip, en çok annesine benzemekten korkan bir genç kızın sonunda annesine benzemesi gibi. Fikir ve eylem dünyasında da, reddettiği şeyden aslında çok etkilenen ve sonunda ona benzeyen akım ve hareketler olmuştur.