Gönderi

Festinger'ın (1957) bilişsel uyumsuzluğundan farklı olarak bu, şu soruya bir cevap gerektiren gerçek ontolojik bir uyumsuzluktur: İnsanların öldürülmesinden nefret ederken aynı zamanda muazzam ölçekte yaşanan ölümleri hoş görüp üstüne de örtük bir şekilde savunmak nasıl mümkün olabiliyor? Bunun (yalnızca) ahlaki değil, öncelikli olarak sosyolojik bir cevap isteyen sosyolojik bir soru olduğunu vurgulamak önemli. Bu bulmacanın basit tek bir cevabı olmamasına rağmen cevabın çoğu moderniteyle ortaya çıkan örgütsel ve ideolojik güçler arasındaki özel yapısal etkileşimde bulunabilir. Durmadan artan şiddetin toplumsal örgütlenmesi ve modern ideolojilerin tomurcuklanması bu ontolojik çelişkinin omurgasıdır.
·
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.