Gönderi

Zihnimin bir köşesine kıvrılan Müzeyyen aşkından bir parça.'
Bu nasıl aşk? Bu nasıl bir satır ki yüreğime destan yazılmış bu alın yazıma akıl sır erdiremiyorum. Bu nasıl ruh? Gözlerimin önünde yüzyıllardır sarılmamış tablonun ressamı eriyor. Renklerin ahenkleri göz bebeklerine tesir ediyor,onun ise benim, dudaklarında manzara inşa ettiğim eski bir mozaik kiliminde yeniden canlanıyor. Müzeyyen, gittikçe tükenmek bilmeyen bu derin kuyuya daha da düşüyorum,mutluluk sarmalıyor her yanımı, yarınımı. Nasıl da zerafet güzelisin, aklımdan hiç çıkmıyorsun. Namütenahi evimde, narin ellerinle camdan dışarıyı seyretmek için camı açışını izliyorum. Sonra birisi sesleniyor, aciz bedenim buruk bir hâl alıyor. Bu yağmurlu havada şemsiyesi elinde biri bekliyor seni aşağıda. Kaşlarımı çatıyorum,fakat bunun bir hayal olması için dua ediyorum. Bir daha sesleniyor sana, sesleniyor ya, içim acıyor. "Gelmiyor musun Müzeyyen?" Boğuk sesi beni benden alıyor,siması da sesi de tanıdık bir ahbap. Usulca zihnime kıvrılıyor hiç ummadığım insan. Fabrikada beraber çalıştığımız Ali,bu. Tüm mutluluğum bir güvercine emanet edilmiş gibi süzülüyor elek elek bedenimden. Bu ihtimal üzerinde durmayan ben,olmayan güvenimi sarsıyor cesaretimi bu zamanlarda mümkün olmayan uzaklara gönderiyorum.Birer birer kamburlaştım aniden ayakta, kulaklarım çınladı, gözlerim buğulandı. Oysa,ben fotoğraf makinesi alacaktım ikimiz için. Ben senin o evden o şemsiyeyle mutlu bir şekilde çıkışını izledim Müzeyyen,tüm hayal kırıklığına rağmen asla izlemeyi bırakmadım,ta ki gözyaşım kararmış elime düşene dek. Rüyalarıma göç etmek istedim Müzeyyen,sene 1976, ve ben buna rağmen küçük bir umut kırıntısı ile üzüleceğimi bile bile bu yola başımı koydum. Nihan Soylu'
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.