Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dostoyevski’nin çok sevdiğim alıntısıyla söze giriyor:‘’Bütün maddi tatminleri sağlayın ona,öyle ki uyumak,çörek yemek ve dünya tarihini sürdürmeyi dert edinmekten başka yapacak bir şeyi kalmasın;yeryüzünün tüm mallarına boğun ve saç diplerine kadar mutluluğa gömün:Bu mutluluğun yüzeyine küçük kabarcıklar çıkacaktır,suyun üzerinde olduğu gibi.’’ Aslında bu alıntıyla kitabın genellemesini rahatça yapılabilecektir çünkü geçmişten ve bugünümüze süregelen toplum,yalnızca tüketilmeye alıştırılmaktadır.Ne yazık ki kitapta da bahsedildiği gibi biz yeni nesiller artık ihtiyacımız olan ürünleri almamaktayız.Çünkü ihtiyaçlarımızın ürünler ve sınırsız üretimler tarafından ele geçirilmiş olduğunu kanısındayım.Bu kitabın şahsıma bilinçlendirdiği şeylerden birisi de gün geçtikçe insanlara değil eşyalara ve cisimlere bağımlı olmaya başlıyor oluşumuzdur.Bugün çok yüksek ihtimalle pahalı fiyata satın aldığımız bir parfüme ona yüksek ücret ödediğimiz için bağlılık duyabilmekteyiz;yalnızca elimizin altında olma arzusuyla ona sahip olmak için gerçek hayati ihtiyaçlarımızdan kısabildiğimiz şahsımca yadsınamaz bir gerçektir.Kitapta yazar Jean şöyle bir cümle kuruyor: ‘’Geçmiş uygarlıkların tümünde dayanıklı nesneler,araçlar veya binalar kuşaklarca insandan daha uzun yaşamışken, bugün onların doğmasını,gelişmesini ve ölmesini izleyen bizleriz.’’Bu sözü anlayabildiğim kadarıyla şu şekilde yorumlamak istiyorum:Geçmiş uygarlıklarda insanlar yalnızca hayatta kalmak için üretiyorlardı çünkü gerçekten o nesnelere ihtiyaçları vardı ve onları uzun dönem idare etmesi gerekiyordu.Fakat bugün gelişen teknolojiyle birlikte yenisini üretmek için ve insanların nesnelere olan tüketim ihtiyacını maksimum düzeye çıkarabilmek için ürünlerin kullanım ömürleriyle ve kaliteleriyle oynandığını düşüncesine sahibim. Çünkü bugün uzun ömürlü,dayanıklı nesnelerin ölmesini izleyen bizlersek bunun sebebi yenisini doğurma ve satın aldırma,tüketme arzusudur.En azından benim kitabın satır aralarından çıkardığım tek mesaj bu olmaktadır.Kitabın sayfalarında altını çizdiğim sözlerden birisi de şu olmuştur: ‘’Kitle iletişimin bize verdiği gerçeklik değil,gerçekliğin baş döndürücülüğüdür.’’Bu sözü kendim yorumlayacak olursam, bugün kitle iletişimi denildiği vakit;benim zihnime en başta sosyal medya gelmektedir.Sosyal medyanın tanınmış kişilerini kullanarak,yaratmış olduğu tüketim ve satın alma stratejisi bugün bize gerçeklik algımızı kaybettirmektedir. Çünkü tanıdığımız bir kişinin ulaşılabilirlik sağladığı ürüne ihtiyacımız olsun veya olmasın;duyduğumuz satın alma arzusu başımızı döndürmektedir.Bu kitabı okurken kişiliğimin en çok etkilendiği yazımlardan birisi de tüm gerçekleri şeffaf bir şekilde yüzüme çarpması olmuştur. Değerli yazar Jean:Kent ve sanayi ortamının etkisiyle kıtlıklar ortaya çıkar:Mekân ve zaman,temiz hava,yeşillik,su, sessizlik.Eskiden bedava olan ve bol bol kullanılan mallar sadece ayrıcalıklıların erişebileceği lüks mallar haline gelirken üretilmiş mallar ya da hizmetler kitlelere sunulur’’ demiştir.Bu cümleyi zihnim bana şu şekilde açıklıyor:Geçmiş tarihlerde gittiğimiz,tertemiz plajlara günümüzde gitmek için çaba sarf ettiğimizde ne yazık ki belli bir miktar ücret ödüyoruz.Ne yazık ki doğanın bize ücretsiz olarak geçtiği her şey lüks tüketimin kurbanı olmuş durumundadır. Okuyacak herkese keyifli okumalar dilerim!
Tüketim Toplumu
Tüketim ToplumuJean Baudrillard · Ayrıntı Yayınları · 2021972 okunma
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.