Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

184 syf.
8/10 puan verdi
✍DİPÇE : Güneşin olduğu yer güzeldi /İsterdim kalayım orada/ Ne ki sabah sevmedi beni sonra/ Öyleyse Gün, iyi geceler sana ! (Emile Dickinson) epigrafıyla başlıyor kitap.Bu keskin hüznün kıskacında. Daha da hazinleştiren,  bu eserin ve diğer J.Rhys kitaplarının kurgularının öz yaşamdan taşmış olması.Yazar çok tanıdık değil dolayısıyla okuru merak sarıyor kimdir Rhys. Bir yazarın yaşamını bilmek için uğraşmayın, der Calvino , edebi zevki sınırlandırmayın. Yine de bu arzu ağır basıyor ve burada bilmek, okura hüzün yaşatıyor. Roman karakteri Sasha, romanda adını değiştirdiğinden bahsediyor tanınmamak için değil, bir umut peşinde çünkü,  yeni adı şans getirmeli eser boyunca bu umudun bir bekleyişin peşinde sürükleniyor aslında ama  umutlu ışıklı yollardan geçirtemiyor okuru. Yazar Dominik doğumlu, gençliği 1.Dünya Savaşı zamanına rastlıyor,  bu sürede eğitim için doğduğu yerden İngiltere'ye geliyor.Ülke değişikliği onu ciddi anlamda sarsıyor.Karakterlerinden birine söylettiği gibi "...konunun cinsel değil, ırksal olduğunu anlayacak!" ifadesinde bu yara seziliyor.  Bu melez kadın yaşamında da eserde de bir yere bir kültüre ait olamıyor.Eserde bu vurguyu karşılaştığı erkeklerde, erkeklerin isimlerinde hissettiriyor. Örneğin Alfred diyor aslında Türk, Türk olan Alfred yahut Fransız isimli Rus erkeklerden bahsediyor.Bu Ruslardan birine İngilizce özel ders veriyor. Rus, telaffuza önem veren biri, bir İngiliz gibi konuşmak istiyor, ona verdiği derslerin eğlenceli olmadığını düşünüyor. Yine yaşamından taşan bu küçük detayı ; yazarın Drama Sanatları Kraliyet Akademisinden "Düzgün İngilizce konuşamadığı için kaydının silinmesi..." ile ilişkilendiriyorum. Bu andan itibaren  yazarın oyunculuk hayalleri sekteye uğruyor ve bu hayal onu mesleğin diplerinde yıpratıyor. Yazar üstelik bu süreçte babasını kaybediyor bu ölümün ardından demimonde denilen maalesef o düşük sınıfa çekiliyor gece yarısı bir yaşam kuşatıyor onu.Bir ölü çocuk doğuruyor. Tüm bu yaralar kah açıkça kah satır aralarında görünüyor kitapta. Bilmekle  kabuğu kaldırıyoruz,  kurumuş ama belirgin bir iz çarpıyor gözümüze. Sonrasında roman karakteri Sasha da yazar gibi, rahmindeki ve  kucağındaki boşlukla kalakalıyor, zihni de dikiş tutmuyor artık ve karanlığa sürükleniyor. Kitabın başında, bir kadın neden bu kadar mutsuz olur sevilmediği için mi önemsenmediği için mi  derken geri dönüşlü söylemlerinde yakalıyoruz bu gerçeği, parasızlık, umutsuzluk, alabildiğine talihsizlik.Bu karanlık hatıraları su gibi tükettiği alkolde yüzdürtüyor. Bu hatıralarla yüzleşmek   ya da iyice silikleştirmek için gençlik yıllarını geçirdiği Paris' e dönüyor, tüm bu olayları Paris sokaklarının , kaldığı otel odalarının gittiği barların yansımalarındaki  zihin akışlarında yakalıyoruz. Gençliğinin geçtiği sokakların ona "kocakarı" diye fısıldaması da ayrı bir gerçekle sarsıyor okuru yaş almak yaş alırken doğru köşelerden dönmemek ve sona gelmişken bu gerçekleri bir daha görmek belki de görmek sonu hızlandırıyor. Artık gerçekler karmakarışık birer kabustur. Odaklanarak okunduğunda çok karışık olmayan geriye dönüşlü fakat anlatımı yalın bu eser,   aynı kullanılmışlık, parasızlık,  ayrı kültür ve sınıflarda  çırpınması yönüyle Marguerite Duras'ı da anımsatıyor. Merak edenler için 1001 kitap listesinde de olan bu kitabı ve yazarı tavsiye ederim.Esen kalın.
Günaydın Gece Yarısı
Günaydın Gece YarısıJean Rhys · Can Yayınları · 2019175 okunma
··
373 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.