Gönderi
Polonya edebiyatı için bir başyapıt sayılan bu eser iki defa ödüle değer görülmüş. Ikinci dünya savaşı sonrası Polonya da bir köyde yaşayan 4 kardeşten biri olan Szymek tarafından anlatılıyor. Aslında anlatım çok garip bi şekilde zamandan bağımsız anlatılıyor. Hani bazı insanlar vardır bişey anlatacaktır. Konudan konuya atlar sonra ilk anlattığını unutur konu konuyu açar ya Szymek de bu şekilde anlatıyor. Ailesine bir mezar yaptırmaya karar veriyor. Konu burdan giriyor. Ardından direnişe katıldığına orda neler yaşadığına, ordan aşklarına, eğlence hayatına, komşu kavgalarına, aile çatışmalarına hepsine anlata anlata ilerliyor. Direniş zamanı polis olan Szymek direniş bitipte köylerine dönünce imkansızlıktan berber oluyor, nikah memuru oluyor hatta bi ara peder bile oluyor. Oluyordan ziyade olmak zorunda kalıyor çünkü o kadar imkan yok ki evler dağılmış eşya yok hiçbişey yok tabi saç kesecek biri bile yok makası olan berber olmuş gibi bi durum çıkıyor ortaya. Ellerinde tek olan şey toprak onu ekip biçerek yaşamaya çalışıyorlar kısacası. Beni en etkileyen kısmı da kardeşine ayakkabı bulmak için ormana gidip ordaki ölmüş olan Alman ve Rus askeri arıyor onların ayakkabılarını almak için onu gören bir köylü de geç kaldığını herkesin aldığını söylüyor. Nasıl bi acı nasıl bi yokluk nasıl bi yaşam mücadelesi gerçekten çok zor. Okuması çok kolay ama sindirmesi zor bir kitap. Severek okudum.
·
139 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.