Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erkan Trükten
Şeytanların Savaşı (Rotschild Rockefeller Kapışması) 2014’ün 13 Haziran Cuma günü, Yahudi David Rockefeller ailesi bir şok yaşadı. David’in hekim oğulu Dr.Richard Rockefeller kendi kullandığı küçük uçağın New York’a bağlı Harrison kasabasında düşmesiyle ölmüştü. Aile bunun bir kaza olmadığını biliyordu. Richard’ın profesyonelce öldürüldüğü açıktı. Zaten kaza tarihinin kendisi başlı başına bir mesajdı: Ayın 13’ü ve Cuma. Ki bu iki etkenin biraraya geldiği bir gün Hıristiyan aleminin bir kısmı için uğursuzluk sembolüydü. Bu tarih, yani 13’ün Cuma’sı aynı zamanda Fransa kralı IV. (Güzel) Filip’in 13 Ekim Cuma 1307’de Tapınak Şövalyeleri’ni yasadışı ve dinsiz ilan ettiği gündü. İşte bu tarihin uğursuzluk addedilmesini kaynağı da buydu. Richard’ın öldürülmesinin mesajı öldürülme tarihinde verilmişti. Richard Rockefeller'in 13 Haziran 2014 yılında uçak kazası süsüyle öldürülmesinin ardından yani bu olaydan 3 yıl sonra 17 Kasım 2017 günü-ki o gün Cuma'ya denk geliyordu- başka bir küresel güç; Rotschild ailesine yapılan bir suikastın günüydü. O gün İngiltere Aylesbury'de Rothshild Vakfı’na ait Waddesdon Manor Şatosu'nun çok yakınında Cessna 152 tipi bir uçak ve bir helikopter havada çarpıştı. 4 kişi hayatını kaybetti. Bu civarda Waddesdon Manor Şatosu'ndan helikopter kalkışlarının olduğunu da hatırlatmak isteriz. O helikopterlerin içinde sizce kimin olması bekleniyordu? Lord Rotschild'in çarpışmada hayatını kaybeden bütün kişilerin ailelerine taziyede bulunduğunu İndependent Gazetesi'nin 18 Kasım 2017 tarihli internet sitesindeki haberinden biliyoruz. Enterasan bir bilgi daha: Kazadan birkaç gün önce "4chan" sitesinde “Q” rumuzunu kullanan biri, Sir Evelyn Robert de Rothschild’in eşi Lynn Forester de Rothschild’i uçak kazası hakkında uyarmıştı. Hem Rockefeller hem de Rotschild ailelerinin maruz kaldığı suikastler, her iki ailenin de dünyayı paylaşamakta yaşadıkları anlaşmazlığın bir sonucuydu. Oysa bu iki aile egemenlik alanlarını birlikte genişleteceklerdi. Bu doğrultuda Jeo-ekonomik, Jeo-politik ve teolojik çıkarlarını genişletecekleri Arap Baharı'nı da birlikte yürürlüğe sokacaklardı. Yani bu sözde devrimler silsilesi kendi ortak planlarıydı. Ancak bu plan, her bir ailenin mensubunun canına kastedilmesine kadar varacak bir lanete yol açtı: Kan davasına. Yer yer terör saldırılarıyla da alevlenen bu anlaşmazlıkta Rothschild ailesi Londra merkezinden hareketle İngiltere zırhına bürünmüş çarpışıyor, Rockefeller ise Pentagon'dan hareketle ABD'yi kalkan olarak kullanıyordu. Çatışmanın gerekçesi şu şekilde özetlenebilir: 17 Aralık 2010 günü Sidi Bouzid kentindeki seyyar satıcı Muhammed Buazizi, içinde bulunduğu ekonomik buhran sonucunda kendini yaktığında, daha önce bu iki çete aile tarafından planlana olayları tetikleyecek kıvılcımın ortaya çıktığı düşünülerek, demokrasi kılığına büründürülmüş yağma/talan planı da yürürlüğe girmiş oluyordu. Ortaklar gidişattan memnundu. Ta ki...Sözde devrimler sonucunda yedi devletin başta hazine, maliye ve daha başka bakanlıklarına Rothschild ailesinin bursu ile okuyan isimler geçene dek. Ayrıca, kişisel servetlerinin pay edilmesi planlanan devrik liderlerin hesapları da çoktan Londra'ya akmıştı. Böylece Tunus'ta alaşağı edilen Zeynel Abidin bin Ali'nin 103 milyar doları, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in 145 milyar doları, Libya lideri Kaddafi'nin 153 milyar doları, Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in 95 milyar doları sadece İngiltere zırhına bürünmüş Rotschildlerin hesabına aktı. Rotschildler bununla da yetinmediler, sözde devrimlerinin gerçekleştiği devletlerin yeraltı kaynaklarını ve bilhassa petrollerini de kendi işletmeleri hesabına aktardılar. İşte böylece, milyonlarca insanın kanına girdikleri sözde Arap Baharı, kendi aralarındaki rekabetin açık açık kan davasına dönüşmesinin fitili oldu. Şeytanların savaşı ( Rockefeller ve Rotschild mücadelesi), ABD ve İngiltere arasında adı konulmamış ittifaka da darbe üstüne darbe indiriyor. Rotschildler'in Çin'in dünya ticaret devi olma çabası karşısında, Rusya+Çin ittifakına destek olması, Rockefeller'in ABD üzerinden kazandığı sermayenin giderek elinden kayıp gitmesi de demek oluyor. Çünkü 'Yeni İpekyolu' projesi Pekin'den İspanya ve İngiltereye kadar uzanacak kesintisiz bir süper hızlı demiryolu ağını öngörmektedir. Bu da, deniz yoluyla yapılan ticaretin, kara yoluyla çok daha hızlı yapılması anlamına gelmekte. Biliyoruz ki İngiltere bütün sömürgeciliğini deniz yollarına hakim olmasına borçludur fakat İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu yollar büyük ölçüde ABD'nin denetimine geçti. ABD' ye kene gibi yapışmış Rockefeller bu yollardan sağlanan ticaretin keyfini sürerken, Rotschildler güç kayıplarına Arap Baharı'ndan itibaren son verdiler ancak ciddi sisyasi tutum değişikliği ile: Pekin'in 2013 yılından itibaren küresel hegemonyası adına 3 triliyon dolarlık bütçe ayırarak 60'ın üzerinde ülkeyi şantiye alanına çevirmesine ve o ülkeleri borçlandırarak demir yollarına, limanlara havalimanlarına yatırım yaptırmasına destek oldular. Böylece iki şey oldu; Çin, hem İngilizlere yapışmış Rotschild desteği ile ABD'nin kontrolündeki denizyolu egemenliğine ortak olma yoluna gitti hem de Yeni İpekyolu projesiyle bu yolu baltaladı. Buna karşılık Rockefeller boş durmadı, Çin'in Rotschild desteği ile başlattığı hamleye karşılık mesela İngiliz denetimindeki Yeni Zellanda'yı terörize ettirdi. Bunu yaparken de Trump'ın sağcı ve İslam karşıtı görüşlerinin yara almasını sağlayacak şekilde yaptırdı ki, Trump iç siyasette kendisine daha çok muhtaç kalsın. Öbür taraftan Yeni Zellanda'daki islamofobik saldırı dinleri itibarsızlaştırma adına önemli hamleler silsilesi içerisindeydi. Keza, çok geçmeden Sri Lanka'daki saldırı da Yeni Zellanda saldırısına bir rövanşist yaklaşım olarak aşırı dinci islamistlere mal edildi. Oysaki bu iki saldırı da aynı el tarafından yapılmıştı. Rockefeller'in Sri Lanka'daki rahatsızlığı, deniz yollarında kilit bir ülkenin, Hambantota Limanını 99 yıllığına Çin'e devretmesinin bir sonucu.
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.