Gerçi bizler uykularımızı duvarları çatlamış evlerin çatırtıları arasında uyuduk(Ah ozanlar,can çekişen evlerin iniltilerini dile getirecek tek sözcük olsun bulunmaz sizde),uyuduk uykularımızı top mermilerinin gümbürtülerinde(Hangi basımevinde bu metalsi çığlıkları dile getirecek bir harf bulunur?)ve uyuduk mahpusların ve ırzlarına geçilen kızların iniltilerinde(Kim bunları şiire döker,kim bunlar için vezin bulabilir),ama işte mayıs gecelerinde burada,bu ilkbahar dünyasında yabancı kalbimizin dilsiz acılarıyla yataklarımızdan fırladık,çünkü bir tek guguk,ancak bir tek guguk yalnızlığını ve annesizliğini dile getirebilir.Ve bize yapacak o yiğitçe,o serüvensi iş kalır sadece:Yalnızlık içinde bir susuș.