Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

76 syf.
10/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
SADECE DEHALARIN KAPATILDIĞI BİR AKIL HASTANESİNİN ÖYKÜSÜ...
Selam, en yakın arkadaşları kitaplar olan dostlarım! Bütün dostlarıma; hayatta en büyük dilek kabul edeceğim temennimi sunarak incelememe başlayacağım: Bütün hazine ruhlu viranelere, kitaplarla örülü bir dünya dilerim. Bu dilekten ötesi de zaten eğer varsa cenneti sunmaktır ki ona gücüm yetmez, zamanında Martin Luther King denedi ve o da başarılı olamadı! :) Evet, kısa girizgahın ardından incelemeye başlayabilirim. Bugün sizlere büyük Rus yazar Çehov'dan ve onu durum öykücülüğünde eşsiz ve sıradışı konuma taşıyan kitaplarının içinde belki de en önemli ve kült kabul edebileceğimiz ''Altıncı Koğuş'' kitabından söz edeceğim! Ama bilmeyenler için isterseniz kısaca bir Çehov'u tanıtalım: ''Anton Pavloviç Çehov, 29 Ocak 1860 Taganrog Rusya doğumludur. Babasının baskısı ile kilise korosunda ilahi söyleyen yazar, ticarette başarı sağlayamayan babasının yerine dükkan işleri ile de ilgilendiğinden lise eğitimi çok uzamıştır. 1879 yılında liseyi bitiren Anton Pavloviç Çehov, Moskova'ya giderek tıp fakültesinde girdi, 1884 yılında da doktor oldu. Öğrenimi sırasında da ailesine katkı sağlamak için çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Üniversiteyi bitirdikten sonra hekimliğe başlayan yazar, "Cerrahlık", "Cansız Ceset", "Kaçak" adlı hikayelerini bu dönemde yazdı. Hekimlik çok vaktini aldığında hekimliği bırakarak yazarlığa yöneldi. Yazarlığında hekimliğinin izleri görülmektedir. Yazarın en ünlü öyküsü olan Altıncı Koğuş 1892 yılında yayınlandı. Anton Pavloviç Çehov, 15 Temmuz 1904 yılında Badenweiler, Almanya'da hayatını kaybetti.'' Daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için kaynakça olarak istifade ettiğim adresin linkini buraya bırakıyorum. Güvenilir bir kaynakça, hedef adres olduğu için sizin de araştırmalarınızı linkini bırakacağım adresten yapmanızı öneririm; kidega.com/yazar/anton-pav... Evet, Çehov hakkında kısaca bilgi sahibi olduğumuza göre, beni fevkalade sarsan, ruhumu alt üst eden kitabı hakkında konuşmaya başlayabiliriz: Halkın tabiriyle akıl hastanesi kabul edilen öyle bir yer düşünün ki; okumaya, araştırmaya, sorgulamaya meraklı, çok bilinçli ve entelektüel, henüz hayatının baharında gencecik bir adamın esir edildiği... Öyle bir yer düşünün ki; mesleği doktorluk olduğu halde, hayatın anlamı yahut anlamsızlığı üzerine kafa yoran bir doktorun, acı çekmemiş, acı kavramını kendi zihin kasesinde küçümseyen ve acı çekmeye başladıktan sonra, doktorluğunu yaptığı akıl hastanesine hasta olarak kapatılan ve bunun sebebinin de aslında herkesten akıllı ve sağlıklı bir adamla( İvan Dimitriç) ile iletişim kurmasından, onunla özgül felsefe ve hayat sorgulaması yapmasından ve asıl mesleğinin ilahiyatçı olmasını istemesine karşın, baba baskısıyla doktor olmuş olan Andrey Yefimiç' in tutsak edildiği ve sinir buhranı geçirmesine sebep olup yaşamdan koparıldığı köhne bir akıl hastenesi, düzen ve Rus toplumu... ''Akıl Hastanesi – Rusya Öncelikle sizlere akıl hastanesinden bahsetmek istiyorum. Akıl hastanesinde İvan Dimitriç bilgili ve üst kesimi canlandırıyor. Geri kalan alt kesim ve orta kısım mevcut ve onlar suskun olarak nitelendiriliyor. Hastane tamamen pislik içinde, hastaların üzerlerinde eski ve kokmuş pijamalar mevcut hastane çalışanları hastaların her türlü yiyeceklerini çalıyor. Mesela doktor hastayı ameliyat edecek ama hastanede yalnızca iki tane neşter mevcut. Anton Çehov burada hastaneyi Rusya olarak sembol haline getirmiştir aslında. Çünkü Rusya o dönemde ekonomik açıdan çöküntü içindedir. Hiyerarşi durumu mevcuttur ve bir üstteki her zaman alttakini sömürmektedir. Ülke aslında yokluk içindedir, hırsızlık ve yolsuzluk almış başını gitmiştir ama yine aynı ülkede ”korku” kol gezdiğinden kimse sesini çıkaramıyor ve sorgulamıyordur. Nasılsa kimi kime şikayet edeceklerdir ki? Burada büyük bir eleştiri olduğunu gördüm. Aydın – Halk Arasındaki Uçurum Yine kitapta çok güzel semboller kullanıldığını görüyorum. Bakın, kitapta üç aydın kesim gördüm. Birincisi hastaneye kapatılmış İvan Dimitriç, ikincisi hastanemize gelen Doktor Andref Yefimic, üçüncüsü ile doktorumuzun arkadaşı. Burada İvan Dimitriç ve Andref karakteri bizim için çok önemli. Nedenini şimdi açıklıyorum. İvan Dimitriç: Hastanede yatan, bilgili, felsefe, psikolojiye meraklı birisi. Kitapta aydın kesimi canlandırıyor. Hastanenin koşullarını görüyor. Her türlü pislikten haberdar. Hasta bakıcıların tavrından şikayetçi oluyor, yapılan hırsızlıkları bildiriyor. Biliyor, görüyor. Kendince çabalıyor bu adaletsizliğe dur demek için. Fakat ne çare! Çünkü bu kadar sessizlik arasında bile onun attığı çığlıklar duyulmuyor… Doktor Andref Yefimiç: Bakın Doktor Andref de kendini ”aydın” kesim olarak nitelendiriyor. Doktor ilk geldiği zaman İvan neleri gördüyse hepsini görüyor, İvan’ın şikayetlerini dinliyor hatta bir ara kendisiyle kalıp ”acaba neler yapabilirim?” diye sorguluyor da. Bir şey yapacağını sandınız değil mi? Hayır. Doktor İvan gibi aydın değil. Doktor kimse yapmıyorsa ben ne yapabilirim ki diyor. Hatta sanki evlere gidince hallerinin daha mı iyi olacağını söylüyor. Bu yüzden tüm bu pisliklere, hırsızlıklara göz yumuyor. ''Zararlı bir işe hizmet ediyorum ve aldattığım insanlar için aylık alıyorum. Namuslu değilim, ama ben tek başıma bir hiçim, kaçınılmaz olan sosyal kötülüğün küçük bir parçasıyım sadece.'' Doktor Andref Yefimic'' Bana göre Çehov'un Rus toplumunu ve çarpık düzeni eleştirdiği, kitabın hedeflediği toplum sorgulamasını başarıyla yerli yerine oturttuğu pasajı paylaşmak istiyorum: ''Yüzlerce akıl hastası dışarda ellerini kollarını sallayarak geziyor da kimse sesini çıkarmıyor. Bilgisizliğiniz yüzünden hastaları sağlamlardan ayırt etmeyi beceremiyorsanız bizim suçumuz ne? Cahilsiniz diye ben ve şu zavallılar niçin sizlerin şamar oğlanı olalım? Siz, sağlık memuru, idare amiri ve bütün hastane güruhunuz; ahlaki bakımdan hepimizden ölçülemeyecek derecede aşağı konumdasınız. Neden burada oturan siz değilsiniz de biziz? Mantık bunun neresinde?'' Ve toplumun düzeni bozan, uyumsuz ve tehlikeli addettiği insanlara karşı sistemsel refleks olarak kafasında ürettiği tabuya bakalım: ''Hapishaneler ve tımarhaneler var olduğu sürece içinde birilerinin oturması gerekir. Siz değilse ben, ben değilse başka üçüncü biri elbet girecektir buralara.'' Yani, ceza var olduğu sürece, birileri illa ki cezalandırılmalıdır ki sistem sürekliliği sekteye uğramasın. ''Akıllıysan Delisin Andref Yefimic her ne kadar sorunlara sussa da İvan Dimitriç ile konuşmasını durduramıyordu. Her gün onu ziyaret ediyor ve bu da elbette çevresinde duyuruluyordu. Düşünebiliyor musunuz? Bir doktor bir ”akıl hastası” ile dost oluyordu. Korkunç bir manzara. Herkes Andref ile yavaş yavaş irtibatını azaltıyor ve hatta onun biraz dinlenip izne ayrılmasını hatta ”tedavi” olmasını tatlı dille anlatıyordu. Çünkü çevresine göre o artık delirmişti. Ve tabii ki çok geçmeden bir meslektaşı tarafından kandırılarak hastaneye kapatıldı. İvan Dimitriç‘in yanı başına hem de. Andref’ de tıpkı İvan gibi kendini anlatmak istiyordu ama kime? Herkes onun delirdiğini savunuyordu. En önemlisi kendisi de artık buradan çıkamayacağını biliyordu. Burada yine Çehov içinde bulunduğu döneme ağır bir eleştiri yapmıştır. Düşünen, sürüye uymayan insanların dönemin yöneticileri tarafından ”zararlı” görüldüğünü anlatmak istemiş ve toplumdan nasıl izole edildiklerini başarıyla eserinde işlemiştir. Toplum mu? Toplum aydınların ışıkların sönmesiyle kangren bir hale gelmiştir. Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?'' Evet, kitaba içkin yorumlarımın bir kısmında, kitaba yönelik analizlerini fazlasıyla benimsediğim ve kullanmaya uygun bulduğum internet adresinin de linkini paylaşmak istiyorum. Daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için kitaba yönelik başarılı bir kaynakça; birparcatuhaftik.com/anton-cehov-alt... Evet, incelememe yavaş yavaş son verirken, dün izlemiş olduğum ve beni derinden üzen bir videoyu paylaşmak istiyorum. Murat Çelen, Rusya'da ''Rus Yazarları ne kadar tanıyorsunuz ve kitaplarını okudunuz mu? '' diyerek soru yöneltiyor Rus halkına ve verilen cevaplar vahim. Demek ki kitap yalnızca Türkiye gençliğinde değil Rus gençliğinde de çok kabul görmüyor. Ama şunu biliyorum: Rus halkı böylesine zengin olan edebiyatına sahip çıkmazsa çok şey kaybedecek. Çünkü dünya edebiyatı ikinci bir Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Çehov, Bulgakov, Turgenyev, Gogol, Gorki göremedi ve bu eşsiz yazarların hepsi kendi uluslarından çıktı. Videoyu buraya bırakıp giderken Çehov'un hayatı, toplumsal düzeni böylesine manidar ve derinlemesine inceleyebildiği müthiş kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim ki bu ölümsüz yazarın mezarına bir çiçek daha atalım ve gurur nişanesi olsun. Herkese kitaplarla dolu bir gün dilerim... youtu.be/QO7gryCYGzA
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Mavi Çatı Yayınları · 202169,5bin okunma
··
754 görüntüleme
︎yağmur okurunun profil resmi
Eline, emeğine sağlık. İncelemen sonucunda kitap listeye en yakın zamanda okunmak üzere eklenmiştir. :) ✨😊
Furkan okurunun profil resmi
Beğendiyseniz ne mutlu bana! Sevgiler...
Börte okurunun profil resmi
“Akıllıysan delisin” cümlesini bir kaç kez okudum. Kaleminize sağlık.
Furkan okurunun profil resmi
Teşekkürler :) Eğer incelemeyi de keyif alarak okuyabildiyseniz ve kitaba içkin olumlu ve bilgilendirici bir izlenim yaratmayı başardıysam, bu beni mutlu eder.
1 sonraki yanıtı göster
Yunus Emre Aksoy okurunun profil resmi
Başlığı çok hoşuma gitti Eline, emeğine sağlık.
Çiğdem Kaygusuz okurunun profil resmi
İyi ki okumuşum dediğim kitaplardan biriydi. Çok güzel bi inceleme olmuş. Ve bu arada yakın zamanda çıkacak olan ikinci kitabınız hayırlı olsun...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.