Gönderi

“İnsan ömrünce kaç harf, kaç sözcük, kaç cümle eskitir. Gökyüzüne kaç kez bakar, her sabah aynaya bakarken içine de bakar mı? İnsan kaç kez düşer dilinin ucundan ve kalbinden... Hangi yarasında misafir olur, hangi yarasını kimden saklar... Unutmanın ve hatırlamanın dünyaya eşit dağıtılmadığını biliriz...de Bazen unutmanın yaralarını hatırlamayla da sararız . Yine de bir ömür neleri, kaç kez neden unuttuğumuzu bilmeyiz. Bazen unuttuklarımızı yere bakarak hatırlayıp geri çağırırız. Çünkü isim, unutulsa da illaki yerde bir hikâye ve iz vardır... Çok düşünürüm. Neden yuvarlak konuşur insanlar... neden bazı gerçekleri saklamak için kırk takla atıp kırk dereden su getirip... Israrla çamur atarlar ona buna. Ve neden insanlar bazı şeyleri unuttum derler. Aslında unutmak bir kayıptır. Bir gördüğünü bir daha görmeyince unuturmuyuz yoksa çapı bir yumruk kadar beynimizin içinde kaybetmeye hazır mıyız? Unutmadan affedermiyiz bizi kıranları... Yoksa beynimizin bir oyunu mu?.. Bir iğneyi bile kaybetsek günlerce aklımıza takılırken... Bir insan kaybettiğimizde 2-3 gün sonra yavaş yavaş normal hayata adapte olmaya çalışıp Neden unutmaya çalışırız ki... Yarın'a artmış olanları Hayat tamir mi eder, Yoksa... ‘İşte böyle bir şey HAYAT!..’ demek mi lazım? Bazı susmalar, bazı kayıplar... Bazı unutmalar için fazla olsa da HAYATI SEVENE YERYÜZÜ YÂR YÜZÜ GİBİDİR . Dedik yine Evet biz yinede kaybettiklerimizide sevelim. Mevlam unutturmasın bazı gerçekleride. Çünkü insan oğlu unutunca karşı tarafa savunmasız kalır. Veee karşı kimliklere hep susar. Hep söylerim Kiminin Yüz'ünü, Kiminin Söz'ünü, Kiminin Öz'ünü ... Severken... Güzel olan değer ve oluşumları unutmadan kaybetmeden yaşayalım...”
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.