Gönderi

88 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 hours
Ölümü yalnızca çevremizden biri öldüğünde, sağlığı da sağlığımızı kaybettiğimizde mi anlamalıyız? Daha erken anlayamaz mıyız? Güzel bir sorgulama içeriyor aslında bu kitap. Yanlış hatırlamıyorsam Zweig’in de benzer temada çok adaletli birinin ölüm yalnızlığına girişi ve hayatın kıymetine dair bir hikayesi mevcuttu ama ismini anımsayamadım. Oldukça yüksek rütbeden yargıçmış bu İvan İlyiç. Adını duyardım, kulak aşinalığı da vardı ama kim olduğunu bilmezdim. Öğrendiğim de iyi oldu. Servet, şöhret ve saygınlık gibi unsurların; ölüm döşeğine girdiğinde ne kadar anlamsız ve boş olduğunu, en zenginin de en fakirin de 2 metre bile olmayan toprak parçasına gömüleceğini (kimileri de kendini yaktırıyor, yatacak yer bile yok) anlatıyor biraz da. Haklı mı? Haklı. Gene de iyi bir hayat için çabalamanın karşısında değilim. Parasız su bile içemiyorsun. Maalesef durum bu. Ölüm karşısındaki çaresizlikten ziyade eser bana aslında hayatın kıymetini hayattayken bilmemizin daha doğru olacağını anlatıyor gibi geldi. Yanlış bir anlaşılma olabilir mi diye de düşündüm ama sanmıyorum. İyi okumalar dilerim..
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Can Yayınları · 202046k okunma
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.