Kitaptan çıkardığım bazı notlar:
-Depresyon ve kaygı beyindeki kimyasal bozukluktan değil çevremizde meydana gelen bir bozukluktur.
-Nasıl ki abur cubur bedenimizi bozarsa materyalizm de ruhumuzun abur cuburudur; onu bozar. Sürekli tüketici olmak, hep daha fazlasını istemek, tatminsizlik gibi aşırılıklar materyalist kişilerin özelliklerindendir. Materyalist kişi doyumsuzdur. Başkalarının ne dediğini sürekli önemser. Bu da kaygıyı doğurur.
İnsanın ihtiyaç duyduğu şeyi dünyadan karşılamaya çalışıyor. Duygusal olarak doğru değerlere/içsel değerlerle bağ kurmak yerine eşyalara işlerle bağ kurarak depresyona girer. Mesela reklamlarla hep daha fazla eşya hep daha yukarısına odaklanarak depresyona girer.
-Olumlu bir gelecek fikrinin olmaması, kişinin geleceğe dair umudunun, güvencesinin olmaması gibi durumlar da depresyona sebebiyet vermektedir.
-Kendine değer vermemek amaçsız bir yaşamla eşdeğer hatta daha kötüdür diyebiliriz.
-Hayatında bir amaç yoksa mutlu olamazsın.