[891] Sa‘d b. Ebî Vakkâs, Rüstem’in ordusunu yenip Fars ordularını hezimete uğratınca, Rüstem Medain’e doğru gitti, Yezdicerd ise Nihavend’e kaçtı. Yezdicerd, oradaki adamlarına sığındı. Bu durum adamlarının, Arapların bu zayıf ve pejmürde halleriyle kadim Rum ve Fars krallıklarının sağlam ve güçlü ordularına galip gelmeleri, kendilerine karşı cesaretle karşı koymaları ve onlara üstün gelme konusundaki hayretlerini ve şaşkınlıklarını daha da arttırdı. Müslümanların herhangi bir kralın mülküne yönelmekten korkuları yoktu; bir yeri hallettikten sonra başka birine geçiyorlardı. Öyle ki kralların aldıkları tedbirlerin hilafına davranmalarına ve ihtiyatı elden bırakmalarına rağmen bir kral veya sultan gibi düşmanlarına üstünlük sağlıyorlar ve onları helâk ediyorlardı. Yezdicerd şöyle diyordu: “Onların arkadaşının iddia ettiği gibi Allah’ın resûlü olduğunu düşünüyorum. Onun bir âyeti/mûcizesi olmasaydı bile, birbirini yiyen dağılmış Arapların ona itaat etmeleri mûcize olarak yeterdi.