Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

72 syf.
8/10 puan verdi
Şeffaflık ve Dijitalliğin Getirdikleri
"Şeffaflık Toplumu" başlığını taşıyan bu kitap sosyal medya, dijitale geçişi konu alıyor. Yazar, şeffaflıkla birlikte artık şeylerin bir gösteri değeri dışında bir şeyi kalmadığını özellikle vurguluyor. Aslında sosyal medya ile birlikte topyekun dünya özgürlük adı altında en özel anlarını, en özel anılarını, evlerinin en mahrem yerlerini, vücudunu ifşa etmeye başlamıştır. Bu durumda insanlar özel anların sergi değeri olmadığı sürece bir anlamı olmadığını, bunu başkalarına göstermediği sürece hiçbir kıymeti olmadığını düşünmekteler. Hatırlar mısınız bilmem, birkaç ay önce bir video paylaşımı olmuştu. Bu videoda erkek, arabada kıza sürpriz yapıyor. Kızın tepkisi sevinmek olacakken "Keşke bunları çekseydin." tarzında oluyor. Anlatılmak istenen tam da bu aslında. Şeffaflık toplumunda insan dahil bütün şeylerin değeri paylaşıma imkan verecek şekildeyse değerli, yoksa boşunadır. Kitapta şeffaflık toplumunun birçok farklı açıdan görünümü anlatılmış bence. Bunlar olumluluk, teşhircilik, apaçıklık, porno, ivme, teklifsizlik, enformasyon, ifşa ve kontrol toplumu. Sayfa sayısı çok az olmasına rağmen anlattıklarının buna kıyasla çok fazla olduğunu ifade etmem gerek. Sözü daha fazla uzatmadan okuduklarımdan anladıklarımı maddeler halinde anlatmak istiyorum: 1 - Şeyler, kendine has olan özelliklerini kaybedip sadece fiyatları üzerinden değerlendirilmeye başladıklarında şeffaflaşırlar. Bu, toplumda satın alınamayacak şeyler çok azdır. Neredeyse her şeyin bir ederi, bir oluru vardır. Bu durum aslında karakterli olmak ile istediklerini elde etmek arasındaki uçurumun büyük bir şekilde açıldığını gösteriyor. Günümüz Türkiye'sinde bile karakterli duruş ile hakkını elde edememe tehlikesinde insanların kaldıkları ikilem bile bunu gösteriyor. Bunların toplamı neticesinde fiyatlanabilir ürünler toplamı aslında bize aynının cehennemini yaşatıyor. Bütün alışveriş siteleri, verdikleri bütün reklamları ile aslında bize aynı şeyi satmaya çalışıyorlar. Reklamsız bir dünya mümkün mü acaba? Önceden "... Cuma" diye başlayan sahte indirim fırsatları, şimdi her ayın belli gününde, hatta her gün farklı bir indirim düzmecesine fırsat vermiş durumda. Herhangi bir elbise almaya çalışınca bile, bütün siteler üç aşağı beş yukarı aynı ürünleri satmaya çalışıyorlar. Bu kadar fazla ürünün kime satılacağı, bunların üretimi noktasında harcanan enerji ve hammaddenin ne kadar heba edildiği ise ayrı bir problem. 2 - Şeffaflık toplumu birçok şeyi fiyatladığına göre ortada aslında öteki değil, aynı şeylerin toplamı vardır. Ortada farklı, öteki diye bir şey kalmamakta, bu yok edilmektedir. 3 - İnsan bu şeffaflık sisteminin bir ögesi durumunda kalmıştır. Bu da şeffaflığın şiddetini göstermektedir. Hepimiz bu sosyal medya mecralarının gönüllü köleleri haline gelmedik mi? Yaptığımız paylaşımların kaç beğeni aldığı, kaç görüntülenmesi olduğu bizi daha çok ilgilendirmekte ve paylaşımlarımızın istediğimiz hedefe ulaşması için çabamız haf safhadadır. 4 - Şeffaflık aslında iletişim kopukluğudur. Şeffaflık olduğu sürece ilişki ve iletişimin bir heyecanı, cazibesi kalmamaktadır. İnsan kendine bile şeffaf değildir. Her gün, her an kendimizin yeni bir durumunu keşfederiz. Bu bile kendimizi tanıma konusunda bize enerji vermektedir. Kişilerin gizli, farklı, özel yönlerinin olması, bazı durumlarının kapalı ve keşfedilmeye açık olması onlarla ilişkilerimizi canlı tutan bir etkendir. 5 - Günümüzde bilgi ve kitabın artması aslında hakikate daha kolay ulaşılabileceği zannına bizi yönlendirirken; tam aksine bu durum hakikatle bizim aramıza bir engel, perde görevi görmektedir. Artık günümüzde bilgi, resim, video çöplüğü oluşmuştur. Bu çöplük arasında hakikati arayıp bulmak kolay bir şey değildir. 6 - Günümüz sosyal medya paylaşımlarının çoğu, anlatılmak istenen, hayal ettirilen hayat olumsuzlukların olmadığı bir dünyadır. Bu toz pembelikte ayrı bir çirkinlik kendini göstermektedir. Hayatın olumlu ve olumsuz durumların toplamı olduğu hakikati yerine, görselliğin ön planda olduğu, çirkinliğin yok edilmeye, gizlendiği bir dünya profili çiziliyor. 7 - Sima, face'e dönüştü. Herhangi bir fotoğraf veya video paylaşımı yapılacağında elbise veya vücuttaki en küçük kusur, leke silinmekte, ortaya pürüzsüz ve hissiz yüzler ile mükemmel bedenler sergilenmeye çalışılmaktadır. Bu sistemin zorlamasından kendimizi kurtarmak pek mümkün değil. Artık bu çarka girdiyseniz (ben dahil) oyunu kuralları ile oynamanız gerekir. Çünkü bu sistem beğeni üzerine kurulmuştur. Çoğu sosyal medya sitesinde sadece beğen tuşu olmasının sebebi boşuna değildir. 8 - Şeffaflıkta her şeyin bir fiyatı varsa onu teşhir etmeniz gerekir. Teşhir edilen sadece ürünler değil, insanların kendileridir. Hem de herkes kendi kendisinin reklamını yapmaktadır. Her şey ortaya çıkarılmış, her şey soyulmuş bir haldedir. 9- Teşhir etmenin aşırılığı tüm sınırlardan azade olmaktır. Sosyal medyanın, internetin çok ciddi bir şekilde filtrelemeye, sınırlamaya ihtiyacı var mıdır? Sonuna kadar evet. Peki, bunu kim yapacak? En basitinden Amerika'da Trump'a yapılan sosyal medya engellemesinde ölçüt ne oldu? Bu mecralar herkesin özgürce paylaşım yapabildiği yerler değil miydi? Bunu geçelim, koronavirüse gelelim. Bu konuda yapılan bütün paylaşımlar bir uyarı ile geliyor. Neden bu konuda bir kontrol mekanizması var? Bu sistem sizin özgür olduğunuzu hissettirmekle birlikte aslında sizi kendi kazanç yolu, gelir kapısı haline getirmektedir. İpler kimin elindeyse oyunun kurallarını da o belirlemektedir. Bakın WhatsApp'ın sözleşme meselesine, rakipsiz olmak istediği şeylerin de sınırını kaldırıyor. 10 - Dijitallikle mesafe ortadan kalkmıştır. Ancak bu mesafenin ortadan kalkması yakınlığa değil, yakınlığın yok edildiği bir duruma sevk etmiştir bizleri. Korona döneminde yapılan binlerce konferans, sohbet, canlı ders insanların görüntüsünü karşınıza getirse de, yakınlığı, samimiyeti, sosyalliği devre dışı bırakmıştır. 11 - Şeffaflık sır, gizem, örtünün olmasına izin vermez. Onun için bütün bunlar yok edilmesi gereken şeylerdir. Bu durumda gizemi, sırrı olmayan bütün şeyler aslında cazibesini, çekiciliğini kaybeden şeyler halini almıştır. Bir şehrin sokaklarında gezmek mi, yoksa üç boyutlu halinin sanal turunu yapmak mı sizi daha çok heyecanlandırır? 12 - Kutsalın değerli, çekici, cazibeli olmasını sağlayan şey aslında onun müphemliği, gizemi, sırrıdır. Ne filmler ne diziler ne de herhangi bir ciddi paylaşım söz konusu şeylerin yerine ikame olabilecek bir güçte değildirler. 13 - Çıplaklık, açıklık yani örtüsüz olmak aslında cazibesiz olmak, vücudu ete dönüştürmek demektir. (s. 37-39'dan mülhem) Söz konusu durumda yüceliği değil, zayıflığına işaret etmektedir. Güzel olan şey örtülü olmasıyla doğru orantılı olmaktadır. 14 - Sergilenme her şeyin önünde yer almaktadır. Kendini sergilemek, her anını paylaşmak duyguyu boşvermek demektir. Sergilemede kendini rahat bırakmanın yolu kayıtsız olmaktan geçiyor. Yüzünüze bir kamera veya fotoğraf makinesi çevrildiğinde yüzünüzün şekli kendinden geçiyor, kontrolü kaybediyorsanız kayıtsız olmayı daha öğrenmemişsiniz demektir. 15 - Basılı fotoğrafın bir hatırası, bir değeri varken, dijital medyanın sadece depolama alanı ihtiyacı vardır. 16 - Düşünüp, tefekkür edilecek fotoğraflardan ortaya çıkmaz. Çünkü fotoğraflar ve çoğu resim, aslında bakıp geçilecek şeyler olmuştur. Tefekkür etmek, düşünmek için durmak gerekir. Zaman gerekir. Ancak kimsenin ne zamanı ne de düşünecek kadar önemli bir konusu vardır. Güzel anların fotoğrafı çekilmek uğruna, o anın kendisi feda edilmektedir. 17 - "Günümüz toplumu eylem ve duyguların temsil edildiği ve yorumladığı bir tiyatro değil, mahremiyetlerin sergilendiği, satıldığı ve tüketildiği bir pazardır." 18 - Sosyal medya hesaplarımız, kendi dijital mahallelerimizdir. Bu mecralar her türden insanın yer aldığı; ancak herkesin kendisi gibileri takip ettiği ve onlarla iletişime geçtiği mecralar haline gelmiştir. Konforumuzu bozacak, bizden farklı düşünenlerden nasıl hayatta sonuna kadar kaçıyorsak, sanal dünyada bundan daha fazlasıyla muhatap olsak da, tercihimiz bunları görmezlikten gelme, kendi koruma alanımızı oluşturmak şeklindedir. 19 - "Ancak şeffaflığın ortamı niteliğini taşıyan dijital ağ hiçbir ahlaki buyruğa tabi değildir." Dijital ağın hiçbir sınırı ve ahlaki yönü yoktur. Bunu oluşturmak ve düzenlemek kullanıcılara kalmıştır. Bu konuda Nureddin Yıldız'ın "İnternet Fıkhı" önemli bir eser olarak durmaktadır. 20 - "Şeffaflık toplumu, azalan güven nedeniyle kontrole önem veren bir güvensizlik ve şüphe toplumudur." Artık birinin hakkında bilgi almak, fotoğraflarına bakmak için sosyal medyada arama yapmak yeterli. Söz konusu durum, bir gözetleme olsa da, insanlar buna kendi istekleriyle izin vermektedir. 21 - İletişim için teklif gerekir; ancak günümüzde iletişim değil gözetleme, göz atma vardır. Bundan dolayı teklifsiz bir şekilde başkası hakkında edinilen bilgi, iletişim sonucu değil, gözetleme sonucu oluşur. Sonuç olarak kitabı çok beğendiğimi ve kesinlikle okumanız gerektiğini söylüyorum.
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,097 okunma
·
242 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.