Japon edebiyatına ilgim Haruki Murakami sayesinde başladı. Bu sayede Kobe Abe'yi keşfettim. İlk kitaptan kalemine hayran kaldığım yazarlar arasına girdi desem abartıya kaçacağını düşünmüyorum. Eserin farklı, kendine özgü bir dili var. Kum üzerinden yalnızlık hissi, toplum baskısı ve cinsellik konularını felsefi bir anlatımla konu edinmiş. Katılanlar olur katılmayanlar olur ama bana göre yazar, okuyucuyu kitabın içine çekmesini başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş. Kitap boyunca gözlemci bir karektere bürünüp kitaba dahil oldum diye bilirim.
Spoi vermeden kitabın konusuna gelecek olursam: Böcek koleksiyonculuğu yapan kahramanımız Nadir bulunan bir böceğin peşinden yollara düşüyor. Bir gece konaklamak için girdiği kumların üzerine daha doğrusu kum çukurunun içine kurulmuş bir köyde hayatı zehir etmiş kumla karşılaşıyor. Aynı zamanda kitapta okuyucuyu sıkmayacak derecede kumla ilgili bilimsel bilgiler yer alıyor.