Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Namus!" dedi ve sustu. Belli bir sessizlikten sonra başını kaldırarak gökyüzüne baktı. Kendi kendine konuşur gibi "Gökyüzü çok güzel." demesi üzerine "Evet, bu saatlerde gökyüzü çok güzel olur." dememle yüzünü bana çevirdi. Yüzünü bana çevirmesi üzerine gökyüzünün gri bir demir ağırlığında göğsüme çöktüğünü hissetim. Sanki bir böceğe bakar gibi baktı yüzüme. Beni sessiz bir edayla süzdükten sonra "Uğur? " dedi. - Efendim Gülsüm abla. + Sen okuyorsun, en azından bana göre okuyorsun. Çünkü ben hiç okumadım. Okumam yazmam da yok. Neden biz kadınların payına hüzün düştü ? Sorduğu soru üzerine sustum, on beş yaşındaydım ve bu sorusuna nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Üzerime kasvetle çöken sorusuna "Bilmiyorum." demekle yetindim. Gülümsedi. Daha da gülümsemesi üzerine dut ağacının arasından süzülerek morarmış yüzünde dans eden güneş ışınlarını seyretmeye başladım. Sanki böylesine anlamlı bir güzelliğe ilk defa tanık oluyordum ve sanki yüzünde yer yer gezen güneş ışınları morarmış yerlerine değdiğinde bu anlamlı güzellik yok oluyordu. " Bilemezsin." tabi demesiyle irkildim. İrkilmemle kendisine aynı soruyu sordum. - Neden kadınların payına hüzün düştü Gülsüm Abla ? + Boşver Uğur, boşver. Bir kadını ancak bir kadın anlayabilir. Anlatsam da anlamayacaksın. Haklıydı. Anlatsaydı da anlamayacaktım. Aklıma bir hafta önce okumuş olduğum Kürk Mantolu Madonna kitabı geldi. Çünkü on beş yaşıma kadar hiç kitap okumamıştım ve o okuduğum ilk kitap buydu. Belki de bu yüzden aklıma geldi. Belki de daha fazla kitap okusaydım Gülsüm ablaya mantıklı bir cevap verebilirdim. Belki de hiç vermezdim. Aklıma gelen işsiz düşüncelere mantıklı nedenler uyduramamanın eziyeti altında eziliyordum. Gerçi şu an her şey mantıksız geliyordu. Bir kez daha Gülsüm ablanın "Uğur!" demesiyle irkildim. - Efendim abla. + Uğur, eğer ben gidersem, Meryem'e iyi bakar mısın ? Meryem demesi üzerine Meryem'e baktım. Dut ağacının altında oynayan gülümsemesine denk gelince gülümsedim. - Neden abla ? Bir yere mi gideceksin ? + Hayır, sadece Meryem'e iyi bakmanı istiyorum. Geçen doktora götürdük. Doktorlar onun otizmli olduğunu söylediler. Belki otizmli nedir biliyorsun ? - Hayır, bilmiyorum. + Her neyse işte, kızım hasta. Aslında doktorlar hasta değil, özel olduğunu söylediler. Ama babası inanmadı, eve gelene kadar yüzüme sürekli "Eksik bir çocuk doğurdun." dedi. Bu yüzden bazı geceler dayakta yiyorum. Beni sürekli eksik bir çocuk doğurdun diye rencide ediyor. Dediğim gibi bu yüzden arada bazı geceler de dövüyor. Ah Uğur, ah! Her şeyi kabul ederim. Ama ben eksik bir çocuk doğurmadım. O eksik değil. Bakar mısın ne kadar da güzel oynuyor. Yüzündeki çaresizliği iliklerimde sezinledim. Ağlamamak için yutkundum. Bir kadının içini merak ederdim, ama böylesine karanlık olduğunu bilmiyordum. Aklıma başta söylediği " Namus." kelimesi geldi. Sonra erkekleri düşündüm, kendimi düşündüm. Acaba bütün erkekler mi öyle ? Acaba ben de mi öyle olacağım. Bir an kendimden korktum. Hayır... Hayır... Hiçbir varlık bu kadar acımasız olamazdı. On beş yaşındaydım ve ilk defa erkek olmaktan korkuyordum. - Gülsüm abla ? + Efendim. - Hiçbir yere gitmeni istemiyorum. Ama Meryem'i diyorsan, Meryem'i de hiçbir zaman bırakmayacağım. "🍁 Uğur Güner
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.