Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Bir haftadır elimde Orhan Pamuk’un son kitabı Veba Geceleri var. Pamuk’un yazarlığına olan hayranlığım ne yazık ki onun kitaplarının beni ne kadar yorduğu gerçeğini değiştiremiyor. Her Pamuk kitabının ardından üzerimdeki burjuvazi kokusu dağılsın diye elime derhal Mustafa Kutlu alırım. Ne var ki bu kez kitap umduğumdan fazla sündü. Bitiremeden, haftasonumu ve sıkılan ruhumu, sıkışan fikirlerimi açması için teneffüs niyetiyle aldım elime Kutlu’nun bu hikayesini. Kendisi Kutlu hocanın en hacimli kitaplarından birisi. 300 sayfa. Muhteva açısından da diğer hikaye kitaplarından ayrı benim intibama göre. Evet Mustafa hoca her kitabında ömürü konu alır karakterlerinin iki kuşak geriden günümüze gelişlerini nakleder. Bu nakilde müstakil bir taşradan şehire yolculuk vardır. Osmanlı’dan Cumhuriyete dönüş vardır. Manevi olandan seküler olana geçiş vardır. Bu kitapta da bunlar mevcut. Ancak yukarıdakileri daha derinlemesine, daha çıkarımlar yaparak işleyen bir anlatım var bu kitapta. Tabi bunda Ana karakterimizin edebiyat üzerine çalışan bir akademisyen olması işe farklı bir doku katıyor. Özellikle Osmanlı / Cumhuriyet, Seküler / dindar ayrımlarına Ahmet Hamdi Tanpınar’dan, onun günlüklerinden ilhamla işleyip bizlere sunması çok güçlüydü. İnsana ve doğaya güven konusunda Tolstoy vari bir iyimserliği olan Mustafa hoca yine işin doğada çözüleceğini işaret ediyor bu kitabında. Mayası toprak olan insanın aradığını bulmasının tek yolunun topraktan geçtiğini muntazam hikayeleştiriyor. Hoca’nın Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş kitabındaki ideayı bu kitabında diğer öykülerine göre daha net görüyoruz. Hikayeye hizmet eden gerek asıl, gerekse yan karakterlerin imtihanları bize yol gösterecek cinsten. Aramayı istemek, arıyor olmak, bulurken boğulmak hepimizin ahvali değil mi? Hiç birimizin ayağının sağlama basmadığı, en ufak yanlışımızda tünediğimiz güvenli bölgelerden kayıp düşebileceğimiz, yanabileceğimiz gerçek değil mi? Öyle ki yan karakterlerden; 28 Şubat mücahidinin parayla imtihanını; yine 28 şubat davasında yumruk kaldırmış kadınların, kadınca imtihanını; eğitimli olmanın manevi anlamda donanımsız kalmak olduğunu, insanca hallerin hepimize dair olduğunu, hepimizin aynı geminin birbirinden ayrı ve benzer yolcuları olduğumuzu hikayenin sayfaları arasında görüyoruz. Daha yazacak çok şeyim vardı okurken. Ancak yazmak işi de böyle, kalem ele gelince, tuşlar parmak ucuna değince, beyaz ve boş sayfa karşında durunca işte o Babil’in kitaplığı sendromu çarpıyor insanı. Tıkanıp kalıyor insan.
Sevincini Bulmak
Sevincini BulmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20181,809 okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.