Gönderi

Ancak, eşzamanlı olarak dille bir ilişki edinilmeksizin bir dil edinilemez: Kültür alanında edinme tarzı, kendisini, söz konusu kazanımı belli bir kullanma şekli olarak, kazanılanda bâki kılar. Zira bizzat edinme biçimi, edinenle kazanım arasındaki nesnel ilişkilerin ifadesidir. Ayrıca, burjuva diliyle halk dili arasındaki en görünür farklılıkların ilkesini de dille ilişkide buluruz: Bur­juva dilinin soyutlamaya, formalizme, entelektüalizme ve edeb-i kelamlı itidale eğilimi diye sıkça adlandırılan şeyde, her şeyden evvel, dile karşı, yani muhataplara ve hatta sohbetin konusuna karşı toplumsal olarak teşekkül etmiş bir yatkınlığın ifadesi gö­rülmelidir. Her türlü seçkin görgü kuralının esasını teşkil eden seçkin mesafelilik, ölçülü rahatlık ve yapmacık doğallık; halk dilinin, kendini, münferit vakadan münferit vakaya, örnekten kıssaya gitme eğilimi yahut da büyük söylevlerin tumturağından ya da büyük duyguların azametinden müstehcenliğe, kabalığa ve açık-saçık şakalara kaçma eğiliminde açığa vuran dışavurumcu­luğunun ve kendini canlı bir şekilde ifade etme eğiliminin karşı kutbunda durur. Tüm bunlar, nesnel düzanlam ile öznel yananlam arasındaki, görülen şeylerle bu şeylerin, görüldükleri nokta-i nazara borçlu oldukları arasındaki ayrımın toplumsal şartları kendilerine tam olarak hiçbir zaman verilmemiş olan sınıfların ayırt edici özelliği olan deme ve olma biçimleridir.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.