Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Asosyalizm
Sohbet nasıl açılsın bir yağmur tanesinden veyahut topuklu ayakkabı seslerinden... Ahmakıslatan gibi gözükse de bir arayış var havada Yaşıtım bir komşunun alel acele evden çıkıp kapının önünde düşünmesi gibi Haftasonu bile çelişkili yaşayan berduşt kargalar Aklıma ve dilime gereksiz yere dolanan eleştiriler Bir kitabın sayfaları gibi okumak gerekir insanı... Karşıma alıpta ne konuşsam arkadaş ile? Onun hafif sırıtan yüzü, meraklı gözleri ardına ne geçirebilirim? Stresini kediden, köpekten dindiren teyzenin rahatlığından isterim de Yanlış memleketin havasına ters, doğru insan olabilmek Bu şehrin her vaktini kalın bir ansiklopedi gibi ağır ağır çevirmek gerek Tayt giyinip tavır sergileyen kadınlarla gözüyle bakıp sevişen taksicileri anlamak gerek Arkadaş beni öyle merakla izlerken bir saat daha sussam olmaz mı? Daha birbirine atarlanan bülbüllerin faslı Millete ayıp olur diye küfrünü çiğneyen çöpçülerin sabrı Annesinin elinden tutup kendi uydurduğu şarkıyı söyleyen kız çocuğunun neşesi Ilhan abinin açılmamış gözleriyle naifliği Öğlene doğru bitecek sakinliği bekledikten sonra konuşsam olur mu? Necati abi bakkalı geç açarken küfürü basan bakışlar Benden en az 10 yaş büyükler sabah kahvaltısına paranoya aromalı çaylarını yudumluyor Kravatlı bir abi her gün bir poşet çöpü arabasından nasıl çıkarıyorsa Olduğum yerde otururken yaşıtım kızlar sebepsiz yere bana niye tavır alıyorsa İnsanların hayatlarına benim dünümü, bugünümü katmadan işte o abi gibi bıraksam ne mutlu... Arkadaş beni seyrederken öylece kalkıp gitsem ayıp olur mu? Bu hava bir erkeğe göre istemeden evlendiği kadın Bezine dolduran bebeğin hayat eğlencesi Belki bir kaç saat sonra kıyamet koparsa Veya biir balkona çıkıp nefretini kusarsa Daha uykudan gözünü açamayıp düşman gibi milleti izleyen abi O beyin hücrelerinde ne tilkilikler dönüyor köy köy, mahalle mahalle... Soğuyup cilve yapan yeni gelin gibi şehir havası Baldırı çıplak, kısa pantolonlu 40lı yaşlardaki ablanın hayatla barışıklığı Kodaman adamlarla takılıp kabuğuna çekilen balık etli abla gibi Beni tanımayıp babasının evladıymışım gibi cana yakın bir başka ablanın gülüşünde Şöyle bir kafamı çevirip baktığımda soğuyan çayın öfkesinden sıyrılıp Acaba İstanbul'u kendime Doğu Anadolu diye nasıl inandırabilirim? Tek başına geçmeyen vakti iki yalnız yelkovanı döndürerek geçirsek Başka hayatlar çetrefilli tuzaklara düşecekse Ahir zamandaki komşum şimdilik sakinleşedursun Her güzel güne bir politik bahane bulan dış kapının mandalları TBMM'nin kilidini açmamış mahallenin milletvekilleri Biz ilâhi bakış açısıyla izlerken üçüncü tekil şahsın selası okundu... Uzun uzun dalıp sevdiğim kızı düşünürken Merdivende oturup beni seyreden kız ne düşünür? Arkadaş bana bakıp güldüğünde bilmeden yaptığım hareketler Benim azizliğimden son dakika kurtulan arkadaş bir dünya güzeline denk gelse Hava kumarhane borsası gibi çelişkiliyken Ben sırılsıklam olduğum hayal aleminde o kısa çizgi önemli Kedilerin er meydanında kavgayı ateşleyen fare Yüreği kursağına gelen karınca hanımının bir seslenmesiyle ruhunu teslim ederken Ben çayı, kahveyi yudumlarken benim organlarımın politik davası ne? Şiirlere dalıp dalıp en derinliklere kadar yüzerken Hayallerin derinliklerinde ki koyu mavi soğukluk Ağzımdan balon balon çıkan şarkılar belki çok güzel... Sarışın Türkmen bacımın selamı, sabahı hoş olsun Hemşehrim ablanın hep heyecanlı halleri de mutlu ediyor Tek başımıza insanların gözlerine baka baka seyr-ü sefa du dünyaya biraz ters Kimi insan ağlarken "sağlık olsun" yakalı Selanik örgülü havamız biraz ayıp olur Millet cenaze kaldırıyorsa gözlerinde E birde günü gününe uymuyorsa havalar işte o zaman bu halk kalın bir roman Sayfalarını koparıp koparıp şiirler yazdığım defter kiminse Mahkeme beni edebiyatımla suçlasın ki gönlü hoş olsun kişinin Dilime dolandırdığım türkü ikinci çoğul şahısımız olsun iyelikli Arkadaşta bir çay demlese de ortama kızıl bir âlem alsak İşte şimdi öğlen saatlere nanik çeken karı koca cilveleşmeleri Bunun gecesi de var benden uzak olsunlar... Şiirin beni gıdıkladığı haftasonları kimse gelmeyeceği halde bekleyişlerim Dudağımla oynayıp salyamı yalayan kafiyeli çıtırlar Evet pisleştiniz, pisleşeceksiniz de bu dünyayı kendiniz gibi güzel mi sandınız? Sinirlerine kadar kaşınan gözlerimle cilveleşsin tüm satırlar Bugün dostun çayı benim haremimin fahişesi Kendine başka ruhsar bulsun bu benimdir... Gereksiz insan senfonisini söylesene kardeş Senin sesin çok güzel ama başka ayar tutturamayız hayata Millet öğlen vakti kahvaltı yapıyor garip... Akranım kızlar göğüs kabartarak vatan mı kurtarıyor? E bunların yanında ki kodamanlar hangi ülkenin soytarısı? Arkadaş nasip bulmazsa ağlar durur, sende şerefsiz ol aptal mısın? Avanak adam türküsünü söylesene yakışıklı Morali bozarsak ayarı kaçmasın Sağa sola dağıttım şiirler mahallenin rızkı olsun Beni deli biliyorsa zihniyeti kapalı Söyle bu akşam kasideleri koynuma alacağım Mersiyeler haremimin baş veziri, adam olsunlar... Şu apartmanın kızları hakikaten bana niye tavır alıyor? Ben böyle istemedim ki susamlı daha güzel... Ağzım besmele çekip çay yudumlar Iraktan bakınca gavata benziyorum Yakından bakınca hoşgeldin cenaze namazına Bekâr mı yaşayacağım hayatı yoksa evli mi hissedeyim? İyi insan lafının üstüne gelirmiş Şerefsiz ölsem mezarıma işer Dostlar meclisine yargıç atayalım Zıvanadan çıkarsak dışarı da kalırız Ah be Sıdıka sen benim ne kadar bacımsın? Ebeveynin senden bıkmışsa kapımızı kapatanın kolunu kırsınlar... Polenler uçuşuyor gözlerimin önünde Azrail'in kanadından Kim kimin ahından kurtuldu nefis kutlama var İçtiğim bir bardak suya tüm entrikasını katan şehir Gel şöyle soluklan ben senin mahallelerinin, sokaklarının neyiyim? Hangi açıdan bakarsın da neydim ne oldum? Bana bakın gülen arkadaşın günahı ne? Bizim hayallerimiz kurulmaya ayarlı, elektrik gitmez gerçekleşsin İnsanların onuruna göre fihrist beynimiz Kişiliği lügatlerde bulamazsın fikirleri göğüste Biz öyle severiz ki öz aklımız Abbas Dışarı da gezerler sanki çok mutlular Benim gibi olsanıza kazanacağım da yok... İnsan gülmekten ölür mü, nasıl bir yetenek? Hiç kahkahaları bile görmezken ölmek böyle mi sevdalıktır? O polenler yakamozla sevişirken çıkar o ölüm gömleğini Alerjin tutar bulutlarda ıslanamam yakışmaz bana Bir kişi eksikle cennet kapıları kapanmaz Sen bu şehirlere, sokaklara nanik çekerken bileğini kıracak gücümü vardı dünyanın? Bak 40'ına dayanan baldırı çıplak dünya Kodamanın koynunda bitap gökyüzü Özgürce yapraklarını sallayan hanım ablam Düşeceğini yutkunan medcezir kainat Ağzı yok özgüveni göğsü ve kalçasında, alsaydın bunları... Bak kendini genç zanneden arsız belâ Dinleyin beni iç dünyasında ki hırçın kelebekler İçinizde tepişen beygirlere pavyon satalım Sıçmaktan öteye gitmez bedenin Onurunu sattığın kadının rızkını Dinine, imanına sövdürme şimdi... Bugün vakitlerden haftasonu Saatler iradelerden muaf, hürriyetten uzak Gariplerin şehrinde gündüzler gecelerin sırtını sıvazlarken Sokaklarda tiril tiril titreyen geleceğim Bekle ki bende yalanlardan sıyrılıp geleceğim Bugün günlerden haftasonu, varlıklar haftaiçi, yokluklar günortası... Bugün garbın afakını sardı çelik zırhlı duvar Sardı 5, 10 yıl sonra Şüheda Sandıklarda neşeler buldum kilit üstüne kitlenmiş Şöyle bir şey düşünüyorum da insan pis zihniyetliyse kıyafet ne yapsın? Şuan efkârın bilmem kaçıncı tonu nefsimle derdim macun Hiç bir kuvvet derman değildir derman kuvvete... Sen şiirleri aziz kılan nadir insan Arkanda bıraktığın henüz hiç gitmediğin... Önüne kattığın gelecektir elbetli bekleyişler Senin her sabah; güldürmeyi beceremiyorsun ağlatırsan ahını alırım Evet her sabah dardaymışsın gibi çağırıp çocukça gülüşün Koca adma oldun evet ne acelen vardı yeniden doğuşa? Cennet kimlere küstü de sen alındın?... Bu havalar yerli yerinde bazen boşanıp rahatlamış erkek Çimenler günahsız veled-i zina Ağaçlar kimsenin soylenemediği röntgenci pezevenk Topuklu ayakkabılar vatan yahut Silistre Osuruğuna gusül alan şizofreni Ölenle ölünmüyor kalanlar yavan... İnsanlar kumar gibi ben anlamam Sözler keskindir damardan öteye geçmez Eleştiriler lambada can çekişen kelebek Sözler huzur veren afyon misali Sustuğum gibi deliyim konuştuğum kadar şuursuz Tıka basa dolu kulaklara ne anlatılanlar kuru sıkı... Üstad beni dinlenerek oku, gördüklerini tercüme ederek resmet Üstad bana balık tutmayı değil o olmayı öğret Faydalı faydasız her şeyi unutmak istiyorum Üstad bana şiirler gibi narin olmayı öğret yazılmayı istemem... Beni bana öğret çalandan alıp Toprak altında nasıl dirileceğim, dinliyorum... Aykut Barış Çelik
··
410 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.