Vakıf ve Dünya ile mayıs ayını kapatıyorum. Bu ayı Bilimkurgu’nun en önemli serilerinden olan Vakıf’a ayırdım. Seriden çok keyif alsam da kitapları üst üste okumak biraz yordu. Haziran ayında çapraz okumalarla farklı türlerde kitaplar okumaya karar verdim. Vakıf ve Dünya kitabına gelirsek kitap bir önceki kitabın bittiği noktadan başlıyor. Vakıf serisinde alışık olduğumuz zaman atlaması durumu bu kitapta yok. Yazının devamı SPOİLER içerebilir bu sebeple okumak istemeyenler son maddeye atlayabilirler.
Vakıf’ın Sınırı kitabında galaksinin geleceği Golan Trevize tarafından belirlenmiş ve en iyi yolun Gaia gezegeninde olduğu gibi bireysellikten uzak bütün galaksinin zihinsel olarak bağlandığı çalışmaların olmadığı Galaksiya oluşumunda karar kılınmıştı. Ancak Trevize bu kararın doğruluğundan şüphe duyduğu için insanlığın ilk gezegeni olan ve efsanelerde anlatılan Dünya’yı aramaya koyulur. Bu arayışta bir önceki kitapta da gördüğümüz Dr. Janov Pelorat ve Bliss de eşlik ediyor. Kitap boyunca Dünya’yı bulmak için yolculuk yapan karakterlerimiz farklı gezegenlerde maceralar yaşıyor.
Bu gezegenlerden özellikle Solaria macerası seri için önemli. Burada kahramanlarımızı çalışan robotlar karşılıyor. Sonrasında mekanın sahibi olan Bander teşrif ediyor. Bander’ın hermafrodit bir insan(?) olduğunu görüyoruz. Solaria’da insanlar birbirinden uzak ve gerekli olmadıkça görüşmeden yaşıyorlar. Gezegendeki enerjiyi zihinleriyle dönüştürüp robotları ve diğer ihtiyaç duydukları aletleri çalıştırabiliyorlar. Bander niyeti bozmuş durumdayken Bliss onu durduruyor ve ekip gezegenden kaçabiliyor. Bu sırada Bander’in soyundan gelen çocuk Fallom’u da yanlarına alıyorlar.
Dünya arayışı nihayete erdiğinde ise söylentilerin doğru olduğunu görüyoruz. Dünya artık yaşamın olmadığı radyoaktif bir gezegen durumunda. Bu sırada Fallom kısa süreliğine de olsa gemiyi ele geçirdiğinde Trevize bir şey farkediyor ve dikkatini Ay’a yoğunlaştırıyor. Ay’a gittiklerinde onları bütün Asimov evreni için önemli olan bir robot olduğunu öğrendiğim Daneel Oliwaw karşılıyor. Büyük plan böylelikle ortaya çıkıyor. Ben Robot kitabından bildiğimiz üç robot kanununa sıfırıncı bir kanunun eklendiğini öğreniyoruz. Böylelikle kanunlar şöyle oluyor:
0. Bir robot insanlığa zarar veremez veya pasif kalmak suretiyle insanlığın zarar görmesine izin veremez.
1. Bir robot 0. yasayla çelişmediği sürece, bilgisi dahilinde bir insana zarar veremez veya pasif kalmak suretiyle bir insanın zarar görmesine izin veremez.
2. Bir robot 0. veya 1. yasayla çelişmediği sürece kendisine insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
3. Bir robot ilk 3 yasayla çelişmediği sürece kendi varlığını sürdürmek zorundadır.
Daha sonra Daneel bombaları bir bir patlatıyor. Aslında büyük planı kendisinin oluşturduğunu başından beri Galaksiya’yı hedeflediğini bunun içinde psikotarih bilimini oluşturduğunu söylüyor. Bunun için Gaia gezegenini kurduğunu ancak her şeye son kararın bir insan tarafından verilmesi gerektiğini söylüyor. Bu planın Galaksideki insanlığın düşmanı olabilecek başka bir zeki türden korunmak için gerekli olduğunu savunuyor. Kitabın son sayfasında ise Trevize’nin Fallom’a manidar bir şekilde baktığını görüyoruz.
Vakıf’ın diğer kitaplarının henüz basımı olmadığından şimdilik yolculuğum sona erdi. Bu kitabı bitirdiğimde keşke Robot serisini okumuş olsaydım diye düşündüm. Çünkü o kitapları okuyabilseydim bağlantıyı daha iyi kurabilirdim diye düşünüyorum. Bu durum tüm evreni okumak isteyenler için geçerli tabi sadece Vakıf serisini okumak isteyenler gönül rahatlığıyla okuyabilir.
Isaac Asimov 
Vakıf ve Dünya
··
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.