Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Zaman, en çok sahip olunması gereken şeydir. Biz, bize tanınan zamanı değerlendirir, kullanırız. Yazgımız gibidir zaman da. Küçük irademiz ile büyük irade içerisinde kendimize yer açarız. Bütün bunları bilmekse zaman alır. Her zamanın kendi bilgisini zamanında bilmek, ömrü iyi kullanmaktır. Böyle ömürlerin ardından pişmanlık yaşları dökülmez. Çünkü pişmanlıklar, yaşanmamış gerçeklerin bilgisidir." diyordu Lal Masallar'ın dilsiz ulağı[1]. Gigi ise, şöyle karşılık veriyor ona: "Hayatta en tehlikeli şey, gerçekleşmiş hayallerdir. Hele benimki gibi olursa... Artık hayal edecek bir şeyim kalmadı." Belki ikisine de kulak vererek şöyle demeli: Öyle yaşa ki; keşkelere yer kalmayacak kadar dolu, öylesine yaşayanları kıskandıracak kadar gerçek olsun. Ve öyle bir yaşam düşle ki; ulaşılamayacak kadar güzel, hedeflenemeyecek kadar yüce olsun. Düşlerine masallar, şu anına gerçekler hükmetsin. Kısaca Momo gibi yaşa: yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara. Çünkü ne kadar yavaş yaşarsan; o kadar çabuk geçecek zaman, o kadar çok hissedeceksin yaşadığını. Momo gibi dinle mesela. Öyle derinden, öyle içten dinle ki; bırak insanları, doğa bile seninle dertleşmek istesin. Öyle bir bak ki insanların gözüne; aptal olsunlar konuşurken, masumluğunda kaybolsunlar. Bakışlarında huzur bulsunlar, kaybettikleri insanlıklarını sessizliğinde arasınlar. Ya da öyle gül ki, seni görenin de gülmekten başka şansı kalmasın. İçten ve gamsızca gül. Öyle gül ki; Dünya bile durup seni izlemek zorunda kalsın. Dudaklarının kıvrımlarında yeni hayatlar yeşersin. Veya öyle bir sev ki karşındakini; sadece o olduğu için, sahip olduğu değerler için. Kendin için ya da ihtiyacın olduğu için değil. Telefonunu, arabanı sever gibi de sevme. Çocuk ol, en azından bir zamanlar olduğunu hatırla. Çünkü saf yürektir çocuklar, insanın kalpsizliğine ayna tutarlar. Bazen bir kikirdemeleri bile yeter ya hani gülümsemene. İşte düşün bunun üzerinde, nasıl yapıyorlar bunu diye. Öyle cesur, öyle yiğit ol ki; ne korkak desinler ne de gözü kara. Yeri geldiğinde hayatını öyle bir koy ki ortaya, olmayan yürekleri titresin erdemsizlerin. Gerekirse küçük bir kız gibi mahzenine gir hırsızların. Ya da yaşlı bir çöpçü ol, ömründen vazgeç sevdiğini kurtarmak için. En önemlisi ise, öyle bir hükmet ki zamana; herkes senin olduğunu anlasın, kimse göz dikemesin ona. Ama iyi bir efendi ol ve yuvasından ayırma onu. Zaman ile yaşamın yerinin, yüreğin olduğunu unutma. Öyle her önüne gelene de açma yüreğini. Bilemezsin kimin duman, kimin adam olduğunu. Unutma, zaman hırsızları hala bizimleler. Ve üzülerek söylüyorum ki; sigaraları ya da evrak çantaları da yok artık. Senin, benim gibi görünüyor hepsi. Sadece bazen; bu soğuk, hafif ürpertiyi hissediyorsun geldiklerinde. Ama kiminde o bile yok. İşlerini fazlasıyla ustaca yapıyorlar. Kafede, metroda, okulda, evde, her yerdeler. Tekrar ediyorum bu yüzden; açma yüreğini herkese. Ya da öyle birine aç ki; hani yüreğinin en diplerinden gelen ve kimseninkine benzemeyen bir melodi var ya, işte onu duymayı hak eden biri olsun. Ne zamanını ne de yaşamını senden çalacak; aksine yüreğini zenginleştirecek biri. Olmaz deme, var böyle insanlar. Sırtlarına tüm insanlığın onurunu yüklenmiş, yürüyorlar. İnsanlara rağmen, yine insanlar için azimle, durmaksızın ilerliyorlar. Biliyorsun kimden bahsettiğimi; Momo'dan bahsediyorum. Mr. Carton'dan, Atticus'dan bahsediyorum. Aristoteles'den, Diotima'dan; insan dediğimiz varlığın değerini borçlu olduğumuz ne kadar kişi varsa, onlardan bahsediyorum[2]. İşte onlar gibi olmalı ve yüreğini sadece böyle olanlara açmalı. İnsanca, severek, hissederek, hiç olmazsa çalmadan yaşamalı. [1] Lal Masallar, Murathan Mungan'ın üç ayrı masaldan oluşan kitabıdır. Bahse konu dilsiz ulak “Ulak ile Sadrazam” masalından bir karakterdir. [2] Mr. Carton; Charles Dickens'ın İki Şehrin Hikayesi ve Atticus; Harper Lee'nin Bülbülü Öldürmek isimli romanlarından alınmış iki karakterdir. İnsanın başka türlü de eyleyebilme olanağı olduğunu gösteren iki karakter… Aristoteles, Antik Çağ'da insan eylemleri üzerine en geniş araştırmayı yapmış filozoftur. Diotima, Platon'un Şölen isimli diyaloğunda Sokrates'e aşkın neliği hakkında çok şey öğretmiş olan bilge bir kadındır.
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766bin okunma
··
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.