boyun aşk`a bükülürŞiir de nedir ki ondan lâf edeyim? Şâirlerin
hünerlerinden başka bir hünerim var benim”
diyen Mevlânâ Celâleddin, hiçbir vakit şiir
söylemek için eline kalem almamış, uzun uzun
çizip bozarak şiir yazmamıştır. Temelli, özlü bir
bilgiye, pek hassas bir tedâî kabiliyetine, çok
kuvvetli bir görüşe, bir dikkate, olağanüstü ve
gerçekten de orijinal bir buluş kudretine ve
şiddetli bir duyguya sahip olan Mevlânâ, günlük
olaylardan derhal müteessir olur, çoğu defa vecd
içinde semâ’ ederken duyduklarını vezin ve
kafiye potasına dökerek söylemeye başlardı.
Çevresinde toplananlar, O’nun her sözünü ilham
telâkki ederlerdi. Bunların arasında “kâtibü’lesrar” yâni sır kâtipleri diye anılan ve O’nun
şiirlerini kaydetmeyi kendilerine ödev edinenler,
hemen yazarlardı. Sonradan bahir bahir ayrılan,
her bahir alfabetik bir tertiple düzenlenen Dîvân-
ı Kebîr böyle doğmuştu. Nitekim bildiğimize
göre Mesnevî de, ilk on sekiz beyti müstesna,
Çelebi Husâmeddin tarafından yazılmak
sûretiyle, gene böyle meydana gelmişti ...
okuması aylar alabilir yunus emreye sunulan onun da
ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm dediği eserlerdir .
mesnevi aşk tasavvuf ile ilgili apaçık anlatımdır ilgilenenlerin okuması gerekli ....