Gönderi

92 syf.
10/10 puan verdi
Adolphe kitabında yazar, kitabının önsözünde; bu yaşanan olayların kendi hayatına çok benzediğini fakat birebir aynı olmadığını belirtmiştir. Adolphe, misafir olarak gittiği bir kontun evinde kendinden yaşça büyük olan metresine aşık olur. Bu kısımda birkaç soru sormadan edemiyor insan.Bunlardan bazıları: İnsanların başka bir aşık bulmadan, diğer kişiden vazgeçememesi gerçekten bir aşk yaşadığını gösterir mi? Bu bir bencillik türü müdür? Sevmeyen insan neden gitmez ve kalır? Hikaye bundan sonra başlamaktadır. Toplum etik/ahlak kuralları karşısında dik durmaya çalışan bir ilişkiden bahsediyoruz. Bu kurallar ne kadar bizlere tesir edemez desek bile yavaş yavaş bir zehir gibi ruhumuza işlediğini sonradan fark ederiz. Bilirsiniz, aşk söz konusuysa eğer her kusur ve pürüz görmezden gelinir. Aynı zamanda yasak olan, ulaşılamayan da en çok arzu edilendir. Aşkın önüne konulan engellerin, aslında aşkın birer cilvesi olarak görüldüğü ve ulaşıldığında da o büyünün bozulduğu, istenilenin bu olmadığı, insanın kafasına dank ediverir. Aşk kavramı kulağa ne kadar hoş gelse de sonsuza kadar sürmeyen bir olgudur. Zaten sürmesindi de. Çünkü aşk duygusunun sürekliliği insanı rahatsız eder.Bağlımlılığa,özgürlük kısıtlayıcılığa ve istenmeyen fedakarlıklar yapılıp kendini tüketmeye zorlar. Aynı zamanda, aşığın kişi üzerinde kurduğu hakimiyet düşüncesi yüzünden de kısıtlandığını, kendi gibi olamama durumunu düşündürür. Kısacası tutkunun fazlasının insana eziyet vereceğini okuyarak görmekteyiz. Aşk kavramı hâlâ insanlar için bir muamma iken şunlara değinmeden edemeyeceğim.İnsanlar bizleri mutlu edecek ya da sorunları ortadan kaldıracak araçlar değildir. Şarkı sözünün de dediği gibi:’Sen sandığım şey belki benim yüreğimdi.’ Kişilere değilde, aşka aşığızdır belki de :) Anne with an E’ de şöyle diyor: ’Artık hayattaki hedefimin aşk olmadığına karar verdim. Kendimi seçiyorum. Böylelikle hayal kırıklığına uğramayacağım.’ Aşk hakkında ne kadar konuşursak konuşalım belli bir kalıbı ve sonucu olmadığını muhakkak.Okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünmekteyim ve şiddetle tavsiye ederim.
Adolphe
AdolpheBenjamin Constant · Kapra Yayıncılık · 2021342 okunma
··
1.294 görüntüleme
Sevgican okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş.. Sorular güzel..Tespitler de güzel .. Anne with an E’ nin sözüne de bayıldım..🍀🌺
Tuğba okurunun profil resmi
Benimde duyduğumda çok hoşuma gitmişti 🤭 Değerli yorumunuz için teşekkür ederim 🌹🥰
Sevgican okurunun profil resmi
.. ders şudur ki insanın pek böbürlendiği o ruh denen şey ne mutlu olmaya yarar, ne de mutlu etmeye. İnsanın Tanrı'dan istemesi gereken vergiler ancak doğruluk, sarsılmazlık, bağlılık, iyiyürekliliktir. Sabırsızlığı alt edemeyen o gelip geçici acımaya iyi yüreklilik duygusu değil benim iyiyüreklilik dediğim. Böyle bir acıma bir ara duyulan pişmanlığın kapattığı yaraların yeniden açılmasını hiç de önleyemez. . Tubacım o zaman kaydetmişim.
Z.K
Z.K
arkadaşım da önerince başlayayım, dedim. Konu ve olay örgüsü itibariyle yorucu olmayan bu eser, psikolojik tahliller ve anlatıcının iç monologları sayesinde kesintisiz okuma imkânı veriyor. Benim edebiyat zevkime hitap etti. Sana ve Zeynep' e teşekkür ederim. Güzel bir eser okudum. Tavsiye ederim ben de okur arkadaşlarıma.. *Durum, koşullar başka şeydir; insanın yaradılışı başka şey. İnsanın dışındaki şeylerle, kimselerle ilişkiyi kesmesi boşunadır; böylelikle hiç de kendisiyle ilişkiyi kesemez. İnsan durumu değiştirir ama, kurtulmak istediği bunalımı her yeni duruma gene kendisiyle birlikte götürür. Yer değiştirmekle insan kendini düzeltemeyeceği için, bir de bakar ki üzüntülerine pişmanlıklar, acılarına yeni yanlışlıklar katmıştır ancak. .
Z.K
Z.K
Tuğba
Tuğba
🌿
Tuğba okurunun profil resmi
Siz de çok güzel yorumlamışsınız Sevgi hanım. Farklı bi açıdan bakmışsınız ben düşünememiştim fakat yorumunuzu okuyunca görüşlerinize hak vermemek mümkün değil doğrusu. Aydınlattığınız için teşekkür ediyorum, beğenmenize de ayrıca sevindim ☺️🌸
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.