Gönderi

Bir izah ki kitaba denk
O zaman dinin mantığına eğilerek meseleyi biraz derinden ele alalım. Din, nizam (düstur ve durum) ile intizam (ilişki ve süreç) olarak iki ana kısma ayrılır. Nizam olarak “şeriat, millet ve din” kelimelerine “zât haysiyetiyle aynı, itibar haysiyetiyle farklı” denir. Allah'ın emrine, Allah'ın buyurması itibariyle şeriat, peygamberin bildirmesi itibariyle millet, kulların uyması itibariyle din denir. İntizam olarak din de "ticaret, ziraat ve sefer” olarak üçe ayrılır. Din, Rab/ Kul ilişkisi bakımından ticaret, Dünya/Kul ilişkisi, beşerî ihtiyaçları karşılama işlevi bakımından ziraat (Dünya, ahiretin tarlasıdır), Dünya/Ahiret ilişkisi bakımından sefer demektir. Dünyadan ahirete, mebdeden meada uzanan bir sefer olarak din, peygamberin izinden (eser) gitmek demektir. “(Sâmirî de) dedi ki: Onların görmediklerini ben gördüm. O yüzden peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıp onu attım. Bunu bana nefsim öylece hoş göstermiş oldu” (Tâhâ, 20/96) âyetinde olduğu gibi. Bu bakımdan dinde eser=hadis, peygamberin ayak izi olarak ilim, sünnet ise peygamberin ayak izinin kalıbı olarak amel mânâsına gelir. Bu mânâda sünnet, suret ile siret olarak iki kısımdan oluşur; suret sireti o da vuslatı belirler. Demek ki sakalı, sardığı, cübbesiyle Seyyid'ül-Âlemîn 'aleyhi's-salâtü ve's-selâmın suretinde olmayan onun siretinde olamaz onun gibi düşünemez, duyamaz onun siretinde olmayan ise maksadına ulaşamaz.
Sayfa 185Kitabı okudu
··
1 artı 1'leme
·
200 görüntüleme
Fâtih okurunun profil resmi
Efendimizin bir takım sünnetine örf muamalesi yapmakta ısrar edenlerin hususen idrak etmesi gereken iktibas.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.