Gönderi

Furkan ve Tarıg, ateşten bir kor alıp biraz ileriye gittiler. Karşılıklı uzanıp ortada küçük bir ateş yaktılar ve küçük siyah pipolarını çıkardılar. Esrarı parmak uçlarıyla ağır ağır parçalamaya başladılar. O kadar ağırdan alıyorlardı ki, sanki aslında parmaklarının ucuyla, dokunarak içiyor gibiydiler. Adamlar pipolarını doldurdular. Ağır ağır yaktılar, sadece gözleri aydınlandı. Bir-iki nefes çekene kadar ses çıkarmadılar. Fakat sonra sanki bir gece önceden yarım bıraktıkları bir meseleyi tam ortasından konuşmaya başladılar. “Kitap der ki 'İnsan neden yaratıldığını düşünsün. Sence biz neden yaratıldık Tarıg?” diye sordu Furkan. Tarıg hiç bekletmeden cevap verdi: “Kitap der ki “Rabbiniz kendine sevgiyi ve merhameti faz kıldı.” Biz de O'nun nefesi isek, bize de farzolan budur Furkan. Düşünmek değil merhamet etmek ve vicdanlı olmak! Bu nedenle yaratılmış olmalıyız.” Durdular. Tarıg sakince Alag suresinden okudu: İnsanı sevgiden, ilgi ve alakadan yarattı.” Furkan yine huzursuzdu: “Fakat Kitap diyor ki Heva ve hevesini tanrılaştırana bak. O vakit sevgiyi heves olmadan mümkün kılan nedir?” Düşündüler beraberce. Tarıq konuştu: “Hevesin üzerinden örtüleri kaldır Furkan. Altında ne var iyice bak. Fakat önce kaybol. Sen karanlık ve aydınlığı ayıran çizgidesin şimdi. Keskin yerindesin ömrün. Kaybol genç kardeşim. Cevherine ulaşıncaya kadar kaybol.”
·
23 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.